2 Şubat 2011 Çarşamba

why fear the arab revolutionary spirit?/ devrimci arap ruhundan niçin korkalım

tunus ve cezayir'deki ayaklanmalarda göze çarpmayan müslüman köktencilerin dikkat çekici yokluğuydu. mükemmel bir laik güçlü iktidar geleneğinde, insanlar baskıcı yönetime, onun yolsuzluğuna ve gücüne, karşı ayaklandılar, bağımsızlık ve ekonomik umut istediler. batılı sebestlerin, arap ülkelerinde, büyük çoğunluğun dinsel köktencilik ve milliyetçilik sayesinde hareketlendirilirken, içten çoğulcu duyguların az sayıdaki serbest seçkinler ile sınırlı olduğuna dair alaycı fikirlerinin yanlış olduğu kanıtlandı. büyük soru şimdi ne olacağıdır. siyasi galip kim olacaktır?

tunus'ta geçici bir yeni başbakan atandığı zaman, islamcıları ve daha tutucu solu dışladı. kendini beğenmiş serbesçilerin tepkisi: iyi, onlar tamamen aynıdır, katı devletçi uçlardır olmuştur ama işler bu kadar basit midir? bir an için düzene karşı birleşseler, sonra zafere ulaşsalar bile, birliktelikleri ayrışır, ölümcül bir dövüşe düşerler, çoğu zaman, ortak bir düşmana olduklarından daha acımasızdırlar. iran'daki son seçimlerin sonrasında böylesi bir kavgaya kesin olarak tanıklık etmedik mi? musevi destekçilerin yüz binlercesinin karşı oldukları sürdürülmüş bir popüler rüya olan humeyni devrimiydi; bağımsızlık ve adaletti. bu rüya bir düzgündüzen olsa bile, olağan insanlar ve öğrenciler içinde, siyasal ve toplumsal yaratıcılık, örgütsel denemelerin ve tartışmaların nefes kesici patlamasını yaratmıştır. toplumsal dönüşüm güçlerinin görülmemiş bir şekilde kısıtlanmayan bu açık gerçekliği, her şeyin olası gözüktüğü bir dönemde, islamcı birlikler tarafından siyasi denetimin devralınması sayesinde aşamalı bir şekilde bastırılacaktır. hatta açık bir şekilde köktenci hareketlerin durumunda, kişi toplumsal bileşenleri kaçırmamak için dikkatli olmak zorundadır. taliban, devamlı, kurallarını korkutma ile uygulayan köktenci islam topluluğu olarak duyuruluyor. oysa 2009 baharında taliban pakistan swat vadisini ele geçirdiği zaman, the new york times, onlar varlıklı toprak ağaları ve onların topraksız kiracıları arasındaki derin ayrılığı sömüren bir sınıf isyanı düzenlediğini açıklamıştır. köylülerin durumundan yaralanarak taliban, new york times'ın kelimelerinde "büyük ölçüde derebeylik olarak kalan pakistan'da tehlikeye hazır olun" durumu yaratıyorsa, pakistan ve usa'daki serbest çoğulcuların, benzer şekilde, bu durumdan yararlanarak topraksız köylülere yardım etmeye çabalamasına kim engel oluyordu? yoksa, serbest çoğulculuğun doğal yandaşı pakistan'daki derebeylik güçleri midir?


çizilen kaçınılmaz sonuç, müslüman ülkelerinde laik solcuların kayboluşunun diğer yüzü olan köktenci islamın doğuşudur. afganistan son derece köktenci islami ülke olarak tanımlandığı zaman, 40 yıl önce güçlü laik geleneği ile, sovyetler birliğinden gücünü bağımsızca alan bir komünist partiye sahip olmuş bir ülke olduğunu kim hala hatırlıyor. laik gelenek nereye gitti?

bu arka plan tunus ve mısır'da (ve yemen ve belki, inşallah, hatta sudi arabistan'da) devam eden olayları okumak için çok önemlidir. durum sonunda eski düzenin ancak serbes estetik müdehale ile hayatta kalması ile dengelenirse, bu aşılmaz bir köktenci tepki üretecektir. serbest mirasın çözümünün hayatta kalması amacıyla, serbestler köktenci solun dostça yardımına ihtiyaç duyarlar. mısıra geri dönelim, en utanç verici ve tehlikeli fırsatçı tepki cnn'in sunduğu tony blair'inkiydi: değişmek gereklidir ama bu dengeli bir değişiklik olmalı. bugün mısır'da
dengeli değişiklik, kurallar çemberinin biraz genişletilmesi yoluyla mübarek güçleri ile uzlaşmak anlamına gelir. bu barışçıl değişim hakkında konuşmamızın niçin iğrenç olduğudur: başkaldırıyı bastırma ile, mübarek'in kendisi bunu imkansızlaştırmıştır. mübarek'in göstericilere karşı orduyu göndermesinden sonra, seçim açık hale gelmiştir: ya her şeyin aynı kaldığı yüzeysel bir değişim ya da gerçek bir kırılım.

o zaman burası karar anı olur: on yıl önce cezayir'de olduğu gibi, tam bağımsız seçime izin verilmesini istemek müslüman köktencilere güç sağlamaya eş değer olduğu söylenemez. bir başka serbest kaygı, mübarek giderse, siyasal gücü devralacak ötgütlenmenin bulunmamasıdır. elbette bulunmamaktadır; mübarek buna her tür uç muhalefeti azaltarak dikkatli olmuştur ki sonuç agatha christie'nin ünlü küçük romanına (and then there were none/on küçük zenci) benzemektedir. mübarek'den yana olan, ya o ya da kaos, fikri aslında ona karşı olan bir savunmadır.

batı serbestlerinin iki yüzlülüğü nefes kesicidir: onlar halka güçlü iktidarı desteklettirir, ve şimdi, insanlar tiranlara karşı bağımsızlık ve adalet adına, din adına değil, başkaldırdıkları zaman, onların tümü derin bir endişededir. niçin endişe, niçin özgürlüğe bir şans vermenin sevinci değil? bu gün, her zamankinden daha çok, mao zedong'un eski sloganı uygundur, gökyüzünün altında büyük bir karmaşa var, şahane bir durum."

o zaman, mübarek nereye gitmeli? bunun yanıtı gayet açık lahey'e. eğer lahey'e gitmeyi hak eden bir lider varsa o da kendisidir.

slavoj zizek
http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2011/feb/01/egypt-tunisia-revolt

7 Aralık 2010 Salı

Cam era/ Çağdaş Kentsel Panaptikon

Hille Koskela1
Department of Geography, 00014 University of Helsinki, Finland,
mailto:hille.koskela@helsinki.fi

Çev: İ.Deniz Şimşek

Özet

Foucault'un çalışmasına dayanarak, mekanın toplumsal güç ilişkilerini açıklamada çok önemli olduğu anlaşılmıştır. Buna rağmen, mekan sadece gücün uygulanması için önemli değildir aynı zamanda güç de mekanın bir çeşidini yaratır. Gözetleme camgözlerinin Panoptik yapıbilgisi gücü elektronik olarak yayılır. Bu makale çağdaş kent ve Panoptikon'un farklarını ve örtüşmelerini, görünürlük, kanıtlanamazlık, denetlemenin içselleştirilmesi ile incelemektedir. Gözetleme sıklıkla değişken ve kararsız duyusal bir olay olarak, ne gücün ne de direncin güvensiz ve güvenli derin etkinliği olmadan tanımlanabilir. Denetlemenin, esnek güç yapıları ile yerleştirilen, katı düzen (disiplin) biçimlerinin ahlakı haline geldiği ve dağınıklaştığı gözüktü. Siperuzay ve kentsel alan elemanları kaynaşırken, gözetleme karmaşık ve yoğun bir hale geldi. Bu, bedensel mekanın incelenmesi üzerinden güncel denetleme biçimlerini anlaşılmasını olanaksız hale getirdi. Daha doğrusu, mekan, esasen toplumsal, dağınık, akışkan ve ışıldayan bir su gibi haritalanamayan olarak algılanır oldu. Belgesel birikimin, toplumsal sınıflama, sayısal dönüşüm ile değişir. Camgözlerin popülerliği, görünüyor olmada bir çekiciliğin olduğunu kanıtlamaktadır. Görsel canlandırmanın miktarı uluslar arası dolaşımda yayılır. Aynı anda, bireyler artan bir şekilde kendi yaşamlarının görselileticileşmesinde/televisualisation gözden yok olurlar. Bireysel kent yaşamı kentin toplumsal bakışını eritir. CCTV'nin bir eğilim olduğu savunulur: gözetleme işleyişleri, kapalı devre olarak sunulur ama uygulamada tam tersidir. "Cam era/ camgöz çağı ile" sonsuz canlandırma çağıyla karşı karşıyayız. Silahlara, bedensel şiddete, malzeme kısıtlamalarına gerek kalmamıştır. Sadece dikizlemek. Denetleyici dikiz, her birey kendi üzerine ve kendine karşı olan gözetlemeyi uygularken her bir bireyin kendi ağırlığı altındaki dikizi, kendi kendisinin gözetmeni olma noktasının içselleştirilmesi ile sonlanacak.

Eksiksiz Kalıp: güç sürekli uygulanır ve en düşük maliyet için hazır bulunur.(Foucault, 1980: 155)

* Bu metnin daha önceki taslaklarına yaptıkları yararlı ve yapıcı yorumlar için üç bilirkişiye teşekkür etmek istiyorum. Bu metin, Academy of Finland tarafından desteklenen ‘Urban security politics, control and space/Kent güvenliği siyasetleri, denetleme ve mekan’ çalışmasının bir parçası olarak yazılmıştır. (çalışma sayısı 176497).


Foucault'un İzinde

Micheal Foucault'un sözcükleriyle, Jeremy Bentham- Panoptikon’un tasarımcısı- gözetleme sorunlarını çözmek için icat ettiği güce dair bir yapıbilgisi tasarladı (1980:148). Gösteri, gözetleme düşüncesi hemen hemen tamamen aynıdır: yapıbilgisi çözümü kentsel mekanda gözetleme sorunlarını çözmek için tasarlanır. Gözetleme altındaki insanlar- Panoptikon'da olduğu gibi- kimin, ne zaman izlediğini bilmeden görünüyor olurlar; bu durum, bedensel müdahale olmaksızın denetim altında olmaktır. Yakın bir süreçte, kent mekanında gözetleyici camgöz sayısı niceliksel olarak artmıştır (farklı şehirlerde ayrıntılı bir şekilde, bkz: Takala,1998; Lyon, 2002; McCahill and Norris, 2002; Töpfer et al.). Gözetleyici camgöz panoptik yapıbilgisi gücü elektronik yapıyla yayıldığı iddia edilmektedir: şehirlerimiz devasal bir Panoptikon haline gelmiştir. (Lyon, 1994; Fyfe and Bannister, 1998; Tabor, 2001).

Foucault'un düşünceleriyle kent gözetlemenin ilginç ve önemli benzerlikler gösterdiği, birçok yazar tarafından işaret edilmiştir (Fyfe and Bannister, 1996; Herbert, 1996; Soja, 1996; Hannah, 1997b; Norris and Armstrong, 1999; Fox, 2001 among others). Panoptikon’a benzeyen şehirler gücün denenme alanı olarak yorumlanabilir (Foucault, 1977: 204). Her iki gözetleme durumu da "bilgiyi, gücü ve mekanı bir birine iliştirmektedir" (Herbert, 1996: 49). Şehirlerde, olağan gözetleme neredeyse içgüdüsel kullanımı yaratır: hiç bir neden olmaksızın insanlar denetlenir, sınıflandırılır, katı düzene sokulur ve olağanlaştırılırlar.

Diğer bir yandan, Panoptikon’un modern gözetlemeyi çözümlemede kullanılmış en iyi benzetme olmadığı birçok kişi tarafından da savunulmaktadır (Poster, 1990; Norris and Armstrong, 1999; Bauman, 2000; Lyon, 2001). Bu düşünce yeni modern gözetlemeyi temsil eder ve katı düzen kültürüne bağlanır. İlerimodern toplumların gücü, denetimi ve düzeni daha dağınıklaşmış ve esnekleşmiş gibi gözükür. Görsel gözetleme, geleneksel katı düzen izlemede aranan derin bireyselliğin aksine (tam olarak) bireyin yüzeysel görüntüsünü ve görünen davranışlarını aktarır(Jones, 2000: 8). Gözetleme kentsel mekanın gerçekten dar kapsamda Panoptikasyonunu temsil ediyormuşçasına meydana gelir (Norris, 2002: 268). Panoptikon’da olduğu gibi, görsel izleme ile merkezileşmiş bir ekrana dayalı gözetlemenin düşünsel alt yapısının, etkisinin ve uygulamasının bir birine benzediğine dair düz bir kabule neden olmamalıdır (Norris and Armstrong, 1999: 91). Dahası, Panoptikon’un, "ileri-Panoptikon/ post-Panopticon" tarafından (Boyne, 2000: 300) ya da "elektronik üstünpanoptikon/ electronic superpanopticon" tarafından (Lyon, 2001: 108) değiştirildiği ve eş zamanlı birleştirilme ve parçalanma ile ayrıştırılmış olduğu savunulmaktadır (Whitaker, 1999: 143). Panaptisism şu anki kusurlu çehremizdir (Hannah, 1997b).

Bu eleştiriye karşın, Bentham'ın asıl düşüncesi olan - ve tabi ki Foucault'un yorumları-“görsel denetlemenin, ileri modern biçimlerin elemanlarını anlamamıza yardım edeceği olasılığına” tamamen karşı çıkmıyorum. Bu tartışmada, kentlerde, gözetleyici kamera ile gerçekleştirilen gözetlemeyi örnekliyorum. Foucault'un güç ve mekan üzerine yaptığı çalışmalardan doğan çağdaş kentsel mekanda gözetlemenin etkilerini anlamamızı geliştirme çabasındayım.

Gözetlemenin artışına dair eleştiri toplumsal ve mekansal deneyime yol açabilen öngörülmüş değişikliklere odaklanmıştır. Gözetlemenin kısır döngüye girmiş bir savunmaya ulaşacağından korkulmaktadır. Bu süreç galiba kent mekanını ayrıştırılmış, kutuplaştırılmış, ulaşılması ve içinde bulunulması daha zor, daha az canlı, daha az kendiliğinden, hatta ölü yapmaktır (Davis, 1990; Flusty, 1994; Mitchell, 1995; Ellin, 1997; Koskela, 2000a). Dahası gözetleme, kent mekanını arılaştırma ve tek türleştirme süreçlerini güçlendirmek için bir araç olarak kullanılabilir. Farklılığın kutlandığı saha olarak, sokakların veya kent merkezlerinin yıkımı daha sonra ortaya çıkmaktadır (Bannister et al., 1998: 26).

Gözetleme camgözleri sayesinde izlenmekte olan kent deneyimi, gözetleme yaklaşımının doğal sonuçlarından biridir. Bilgisayarlaşma ile gözetleme daha güçlenmiş ve karmaşıklaşmıştır. Gözetleme maddi mekandan, siberuzaya doğru yayılır. Word wide web, yani elektronik çevrede gözetleme gerçek üstünpanoptikonu var eder (Lyon, 2001). Sanalgözler uluslar arası toplum ile sanal bağlantının kısıtlı bakışı üzerinde resimleri bozar (Green, 1999). Yerel varlık, yokluk sayesinde değilse de tele-varlık sayesinde değiştirilir (Virilio, 2002: 109). Gözetleme yapısı ile bütünleşen bilgisayar, yapıbilgisi olarak görünür, gözetlemenin denetleme şekilleriyle bağlanır (e.g. Curry, 1997; Graham, 1998; Whitaker, 1999). Gözetleyici camgözler yüz tanıma yapıları gibi ziyaretçi kayıtları, kişi bulma araçları ile birleştiği zaman, denetleme gizlilik ve insan hakları sorunlarına takılır. Daha eski gözetleme yapıları kamuyu ortaklaşa oluşturulmuş bir kalabalık olarak gözetlerken, yeni yapıbilgileri bireylerin tanınabilmesini ortaya çıkarır ve yüzleri suçlu ve eylemci verileriyle karşılaştırır. Bize bizim "veri ikizimiz" (Lyon, 2002) veya "sayısal bireylerimiz" (Curry, 1997) eşlik etmektedir ve bu süreç gözetlemenin panoptik gücünü katlayarak arttırmaktadır (Norris, 2002: 270). "Tele-gözetleme" temsilin ve "temel evrensel göz çağı" olarak adlandırılan denetlemenin ana parçasıdır (Virilio, 2002: 110). Elektroniğin anlamı gittikçe resmi olmayan toplumsal denetlemenin yerini almaktadır (Oc and Tiesdell, 1997; Fyfe and Bannister, 1998). Gözetleme resmi olmayan denetlemenin sürdürülmesini amaçlamış olurken, bir birlerini daha fazla gözetlemeye gerek olmadığını hissediyor olan bireylerin başından sorumluluğu uzaklaştırma eğilimindedir (Taylor, 2002: 81). Gözetleme, özel taşınmazları ve tüketim alanlarını kentsel kamusal alanda olduğu kadar kapsar. Denetlenmiş olan, yasak işaretini (hız sınırlamaları, girilmez alanlar gibi) düzenler (Sibley, 1995: 85).

Yaygın gözetlemenin aslında nasıl olduğunu anlamak için, mekan tipleri yararlı olabilir (Table 1). Mekanlar, yarı kamusalın karşısında kamusal (yani, serbest bir şekilde girilebilir mekanlar, bireysel olarak sahiplenilen kamusal alanın karşısındadır ve günün bazı zamanlarında kapatılabilirler) ve denetlenenin karşısında denetlenmeyen olarak sınıflandırılır (yani gözetleme camgözlerinin yerleştiği yerler). Örneğin, İngiltere, Finlandiya veya Estonya kentleri gibi gözetleme düzenliliği görece daha az olan meakanlar için çizelge kullanımı yararlıdır (see Koskela, 2000b; McCahill and Norris, 2002). Oysa, gözetleme ile çevrelenen mekanlar önemli ölçüde farklılaşır: Berkeley gibi bazı kentlerde, bahçeler gözetleme altındadır (Mitchekk, 1995) ve Berlin ve Kopenhak gibi bazı şehirlerde ise kamuya açık alanlarda gözetleme yasaklanmıştır (CCTV Surveillance, 2000; Töpfer et al., orthcoming). Mekanı anlayışımızı değiştiren bu durum, kent mekanının açık yorumudur ama buna rağmen söz edilmez. Foucault ile sanal yürüyüşümüze büyük kent Koskela çerçevesinde devam ediyoruz: Batı dünyası içinde ve onun düşüncesi içinde belirleyecek: Panoptikon şuan her yerde (cf. Eräsaari, 1995).


Şema 1. ‘Foucault ile yürüyüş': düzen seviyesi düşük olan kentlerde gözetleme altındaki kentsel alanda kaba bir sınıflandırma




Foucault, katı düzenin yapı bilgilerinin gücü ile oluşturulan modern kavram yöntemleri ile ilgilenmişti (Grimshaw, 1993: 53). Açıkçası, gözetleyici camgözlerinin amacı, sapkın davranışların denetlenmesi için; suçun düşürülmesi ve kentleri güvenli tutulması için gücü çalıştırmaktır. Oysa bu duyarlı denetleme gücün beklendik/beklenmedik başka biçimlerini doğurur. Görmenin ve olmanın ihtiyatlılığı karmaşıktır. Değişimin gözetleme ile birlikte gelmesi daha iyi anlaşılabilmektir, mekana daha dikkatli bakmayı gerektirir.

Işıldayan Bir Su Gibi

Foucault'un mekan çalışmasının doğuşuyla (e.g. 1977; 1980; 1986) mekanın, güç çalışmaları için ana temel olduğu anlaşıldı. Mekansallık toplumsal (güç) ilişkileri açıklamalarında çok önemlidir. Soja'nın (1996: 148) güç- bilgi ilişkisine işaret etmesinin, Foucaulcu düşünürler tarafından kabul edilmesi gibi, Foucault'un kendi ilişkisi üçlü bir güç, bilgi ve mekan yapısına gömülmüştür. Daha özel olarak, bu sadece mekanın iskeleti -uzaysal biçimi- değildir ama mekan üretimi toplumsal süreç ile sınırlandırılır. Böylece, Liggett ve Perry'nin (1995: 9-10) ifadesini oluşturduğu gibi:

Micheal Foucault'un uzayı, tarihselliğe göre, mimari yada fiziksel mekanı ve etki veya düşünce alemlerini bir araya getirmek için daha eş zamanlı bir düşünme şeklidir. Onun uzaysal çalışmalarının kavramı fikirbenin (ideoloji) ve elemanlarının karmaşık dizilişidir. [...] Foucault'un uzay sorgulamalarında gereklilik ve fikirben olarak mekan araştırmalarıyla ilgilenmesinin nedenlerinden biri, nasıl bir gücün kurulduğunun ve uygulandığının anlaşılmasının anlamıdır.

Hem Foucault'un kendisi hem de çalışmalarından etkilenen bir çok düşünür- özellikle uzayyapılandırıcıları- gücün mekanın doğasını nasıl etkilediğine odaklanmak yerine gücün mekansallaşması üzerinde durmuşlardır. Uzayyapılandırıcıları, Foucault'un " mekansal olarak hassas çözümlemeler" geliştirdiğini (Herbert, 1996: 48) veya çalışmasının mekan kuramına temel olduğunu açıklamasına (Liggett and Perry, 1995: 6) eleştiri getirdiler. Kimisi, ilerimodern uzayyapılandırma için yeni bir örnek yarattığı zaman, daha toplumsal bir kuram tarihselciliğinden keskin bir kopuş olan mekan temsiline, Foucault’un hassaslığını tartıştırlar (Driver, 1997: 280). Ancak mekanın fikirselleştirilmesi için önemli anlam barındıran Foucault'un çalışmasının bu birkaç coşkulu kavramlarına rağmen, bir çok düşünür hala, onun mekan algılamasını ciddi bir şekilde göz önünde bulundurmaksızın, onun güç kuramına odaklanma eğilimindedir. Foucault'un "mekan" sözcüğünü kullandığı, yaklaşık olarak, her cümle uzayyapılandırıcıları tarafından bir çok defa alıntılanmıştır! Yinede, mekan kavramının kendisi belirsiz kalır.

Tartışmak istediğim tartışmaların asıl kavramsallaştırmayı yenmesidir. Foucault'un işaret ettiği gibi, bir çok çalışmasında mekan kavramı temel olarak fiziksel mekandır, Foucault'u dikkatli okumak toplumsal üretim olan mekana dair kararları ortaya çıkarabilir- örneğin; Soja'nın çalışmaları (1989; 1996),Philo (1992), ve Gregory (1994). Bu durum, güç alıştırmasında temel olan insanları gözetlemeyi, sıralamayı ve bölmeyi mümkün kılan mimari mekanın belirli örgütlenmesidir (Foucault, 1977; Driver, 1985). Katı düzen bireylerin dağılımı üzerinden ilerler (Foucault, 1977: 141, italik eklenmiş.) Bundan dolayı, Foucault'un uzaysal benzetmeleri sıklıkla eleştirisiz kullanılmaktadır.

Böylece Foucault'un, mekanın yöntemli kavramsallaştırılmasına veya bilinçli ayrıntılamaya asla yönelmediği kesin olarak işaret edilmektedir.(Philo, 1992: 140; Soja, 1996: 147). Oysa bilgi ve gücün onun hassas dikkate alışı olduğu kavramlar, "mekan" sıklıkla hafife alınır. Dahası, Foucault'un çözümlemeleri hapishane, hastane ve okul gibi "kesin olarak tanımlanmış, ayrılmış kurumsal alanlar" üzerine olduğundan beri (Fyfe and Bannister, 1996: 39; bkz: Driver, 1997: 281), mekanın doğasındaki değişim ve çeşitlilik, görünüşe göre kurgusu için kesinlikle gerekli değildir. Mekanın doğal toplumsal gözetimi altındaki kentsel mekan ilişkisi kesinlikle önemli olandır. Mekan toplumsal bir ürün olarak kabul edilirse, mekanın doğasının kendisi daha fazla dikkati hak eder. Mekan ve güç değişimi arasındaki ilişki: sadece güç uygulanması için gerekli mekan değildir aynı zamanda, karşılıklı olarak, güç de bir tür mekan yaratır(Koskela, 2000a: 257).

Diğer çalışmalarından tamamen farklı olan Foucault'un çalışması, Heterotopya tanımını sağlayan Başka Mekanlara Dair'dir (çn: Başka Mekanlara Dair/Of Other Spaces, Ayrıntı Yayınları/Özne ve İktidar kitabı içinde yer alır) (derin bir çözümleme için bkz. Soja, 1996) ve orada Foucault oldukça sıra dışı bir yolla mekanı tanımlar. Foucault, orada "hayallerimizin mekanı", iç ve dış mekan ve bir su gibi ışıldayarak akan mekan hakkında yazar. Foucault, uzay çağı hakkında konuşarak (1986: 22), zamana önemli bir görev veren mekanı yüceltir ama aynı zamanda Foucault mimariden çözümlenmiş kavramları yapılandırır ve mekanın toplumsal ürün olması düşüncesine yaklaşır. Siyaset ve ticarete karşın ( mekanın toplumsal ürün olduğu tartışması içim temel olan), Foucault, insan doğası, kültürü ve inanışları tarafından yaratılan mekanı tanımlar. Foucault'un Lefebvre'nin "onun imge, simge ve dolayısıyla kullanıcı ve çevre sakinlerinin mekanı ile birleşmesiyle doğrudan doğruya yaşayan mekan olarak [...] hayalin değiştirmek ve özelleştirmek istediği mekan olarak tanımladığı" "temsili mekanına" (1991: 39) yaklaştığı anlamına gelir. Ne yazık ki, bu eser Foucault'un kendisi tarafından yayınlanmamıştır ve kullanılan kavramlar daha fazla gelişmemiştir.

Panoptikon ve çağdaş kent ile farklılık ve benzerliklerin çözümlenmesinde, bu bakış, Foucaul'un cezaevi yorumundaki mekan kavramından daha da karmaşık olan kentsel mekanı onaylamak için önemlidir. Kentlerde, insanlar bir gönderme olar hapsedilmiş olabilirler ama yinede, bunun tam tersi olarak, soyutlanmış durumda değillerdir: kent sonsuz sayıda rastlantı mekanıdır. Oysa hapishane aşırı şekilde türdeş bir mekandır, şehir çeşitliğin tümüdür. Bu çeşitlilik- her iki boşluk ve sosyal uygulamalar- kentsel mekanı Panoptikon ile doğrudan ve basit bir şekilde karşılaştırmayı imkansız yapar. Soja'nın (1996:235) işaret ettiği gibi "çok sayıdaki olayın gerçekleştiği kent için bunlar doğrudur". Ancak, kent gözetlemede açık bir şekilde ortaya konan, Panoptikon'nun işleyişi için özgün olan bir çok ilke bulunmaktadır. Kimisi neredeyse apaçıkken, kimisi daha umulmadıktır, ama yinede, tümü değerli belirtilerdir.



Saydam Toplum Hedefi

Foucault'un kelimeleriyle (1977: 201) Panoptikon'un ana etkisi " gücün özdevinimli işleyişini sağlayan kalıcı ve sürekli görünürlük durumu, tutukluyu ikna eder" Vurgulanılan görünürlüğün anlamı muhtemelen en açık ve sık karşılaşılan panoptik ilkedir. Katı düzen güç alıştırmalarının temel doğası görünürlük üzerinden düzenlemeleri içerir (Hannah, 1997a: 171). katı düzenci süzüşte "güç gözü" sayesinde güç sağlanır (Ramazanoglu, 1993: 22). Denetim altında olması, bilginin toplanması için gerekli şartlar, görülebilir tutulmasıyla istenmektedir. Kent mekanında " kesin görünürlük, kesin gizliliğin talep edilmesi ve sağlanması ile meşrulaştırılır (Weibel, 2002: 207). Panoptikon ve mekandaki gözetlemeciliğin tümünde, sıklıkla toplumsal temas görsele indirgenmiştir (Koskela, 2002). Ancak, Panoptikon'da "konuşma tünel işleyişi" fikrine göre, kamuya iletide aracılık yapabilen sesyükselticileri içeren gözetleme işleyişlerinin hiç bir değeri yoktur (Ainley, 1998: 88).

Panoptikon görsel gücü somutlaştırır. Görünürlük güç ile çağrışım yaratır. Gözetlemenin içinde, görünürlük önemli bir etkiye sahip değildir ama onun anlamı diğer duyguları yönetir. Bunun tartıştığım gibi önyargının nasıl yapılandırıldığına ilişkin sonuçları vardır. Gözetlemenin artmasıyla, "[a] saydam toplum hedefi" (Foucault, 1980:152), her şeyin görsel denetime boyun eğdirildiği bir toplum çoktan gerçekleştirilmiştir. Onun aşırı biçiminde, ışık ve görünürlüğe temellenen gözetleme, huzursuz olması beklenen varoşların üzerinde "gece ışıkları" olarak adlandırılan, donanımlı helikopter ışıklarının kullanılmasıyla gerçekleştirilir (Davis, 1990). Görünürlüğü böyle önemli yapan, hastalıklı alanlar olan "karanlık alan korkusudur" (Foucault, 1980: 153) ve bu korkulara, bir tehdit oluşturmasından beri göz yumulmamalıdır. Gözetleme arındırılmış bir kentsel alan için, benzetmesel olduğu kadar kesin bir şekilde " Ötekini" dışlamak için kullanılır. Hapçı, ayyaş, sapkın, dilenci, hayat kadını gibi sapkınlar bizim çağımızın kirleridir ve tüketmek isteyenler için daha çekici bir hale getirmek için kent alanından 'temizlenmiş' olması gerekir Davis, 1990; Flusty, 1994; Mithell, 1995; Sibley, 995). Görünürlük, temizliktir: ışık sabunlanmaya denktir (Koskela, 2000a: 260). Görünürlük toplumsal saflığı sağlar ve mekanın temiz kalmasına yol açar.

Dahası denetleme işaretlerinin görünür olan tutukluluğa kadar işlevi iki yönlüdür: izlenildikleri kuleden mahkumları görmek her zaman mümkün olmalıdır (Foucault, 1977). Aynı derecede, kent mekanındaki şehirliler gözetleme kameralarını görünür bir durumda yerleştikleri yerde, kendi görünürlüklerini sürekli hatırlar bir şekilde görebilecekler mi? Var olan kameralar görünemedikleri zaman, 'bu bölge, güvenliğiniz için, camgöz gözetleme işletimleriyle korunmaktadır' gibi uyarıcıların belirttiği gözetlemede bu yüzden görünür olarak sınıflandırılır (Marx, 2002: 14). 'Denetlenme işaretleri' görünmek içindir.

Gözetleme camgözlerinin bakışı dışlamaya yönelmiştir (c.f. Munt, 1995). Geriye bakmayı imkansız hale getiren bakışın mevcut tek yolunu temsil eder. Birisi camgözü görebilir ancak bir göz teması olası değildir. Karşılıklı bir bakış söz konusu değildir. Bir gözetleme camgözüyle bakışmak aptalca hissettirir. Ancak bakışa "karşı çıkmanın" ya da "cevap vermenin" imkansızlığı ile onun nesnesi/amacı sürekli görülür. Her göz önüne alınan güç mitolojik ve dinsel köklere sahiptir: Allah'ın baskın ve her yerde bulunan gözü, bu egemen görmenin ilk örneği olarak düşünülebilir (Schmidt-Burkhardt, 2002: 18). Gizli denetici doğası aynı anda orada olan ve olmayan "ilahi" biridir: aynı zamanda var olmayan bu tavır onun kimsesiz bakışındadır (Whitaker, 1999: 34). Bir kimse sadece gözetlenen olabilir, gözetleyici olamaz.

Tutuklu Asla Bilmemeli

Ancak, tüm camgözler görünmek için yerleştirilmez: görünürlük gücü sağlamak için çok önemli olduğu kadar doğrulanamayandır. Panoptik hapishanede, tutuklu her an bakılıyor olup olmadığını asla bilmemelidir ancak bunun her an mümkün olduğunu bilmelidir (Foucault, 1977: 201. İzlenme 'ara sıra' hatırlanır ama izlenme tehdidi asla sona ermez (Hannah, 1997b: 347). Suçlular, gelişigüzel ama her zaman mümkün bakışın sürekli işkencesiyle yüz yüzedirler (Ainley, 1998: 90). Bu yüzden, belirlenmemiş kentsel mekanda gözetim işlevi tipiktir. Gözetleme artışının sonunda günlük kent yaşantısındaki insanlar, gizli izleyenlerden daha önce hiç olmadığı kadar, çok daha fazla görünür durumdadırlar (Fyfe and Bannister, 1998). Süsüşün kişisel eylemi, bakanların kamusal görüntüleri haline gelir (Hillier, 1996: 97).

Bir kişi gözetleme camgözü görse bile, arkasında birisinin olup olmadığını asla bilemez. Camgözün yerleştiği yerden, camgözün arkasındaki insanların yerini belirlemek imkansızdır. Bir kişi, izleyen biri var mı yok mu, kim izliyor, ne kadar uzaktan izliyor, bilemez. Gözetleme, zamansal ve mekansal engelleri aşmak gibidir. (McCahill, 1998: 41). Denetlenme odasının gizli yeri nerden izlenildiklerini görmeyi kamu için imkansız hale getirir. Başka bir kata, binaya, kente veya ülkeye yapısal olarak bir ekran yerleştirmek mümkün olduğundan beri, konum siyaseti daha önce olduğundan daha karmaşık hale gelmiştir(see Koskela, 2002). Gözetleme altında bulunan insanlar, göremedikleri ama kendilerini görüyor olabilecek birilerine güvenmeye zorlanmaktadırlar.

Mekan ulaşmanın ve bulmanın imkansız olduğu "kaygan ve gizli" bir hale gelir(Flusty, 1994). Kamu, kendi var oluşunun öznesi olamadığı bir özne olarak bırakılacak(Koskela, 2002: 268). Gözetleme camgözlerinin boş süzüşleri, güvenlikten ziyade harfi harfine "bir saldırı olarak" (Hillier, 1996: 96) tanımlanabilir. Süzüşün hedeflediği ve suç işlediği kentsel çevre, bir hapishane olduğundan daha az nettir. Alışveriş yerleri ve dükkanlar tüketicileri olduğu kadar kendi çalışanlarınıda gözetlemek için camgözleri kullanırlar(e.g. Takala, 1998; CCTV Surveillance, 2000). Ek olarak, her zamankinden daha sık olarak ekranlar yerleştirilebilir ki böylece tüketiciler, kendilerini onlardan görebilirler. Gözetleme kameraları gizlenmiş veya küçültülmüş olabilirler, hatta sürünen, uçabilen canlımsıböcek olabilirler(Whitaker, 1999: 88). Bakış ve yönelimleri türetildiğinden beri, Panoptikon'un yerine "polyopticon" (Allen, 1994: 145) ve hatta "omnicon" (Groombridge, 2002: 43) yerleştirilir. Herkes, herkesi, herzaman, heryerde izleyebilir.

Kendine Boyun Eğme İlkesi

Gözetleme alanına maruz kalan ve bunu bilen bir kimse gücün sınırlamalarını sorumluluk olarak ele alır; kendi üzerine kendiliğinden etki ettirir; kendinin tüm bu kişilikleri oynadığı kendi güç ilişkilerine kendisi sızar; kendi boyun eğmesinin kendi ilkesi olur(Foucault, 1977: 202-203).

Gizli gözetçiler tarafından izleniyor olmanın sürekli bilinçliliği, denetlemenin içselleştirilmesine ulaştırır. Panoptikon bedeni görünüşte hapsedilmiş tutarken, aslında Panoptikon ruha yöneliktir: bu işleyişte ' ruh bedenin hapishanesidir' (Foucault, 1977: 30). İnsanlar kuralları özümser, önemli olmasalarda kendi alışkanlıklarını düzenler ve böylece gücü kendi üzerlerine uygularlar. Güç vicdan azabını harekete geçirir (Lash, 1990: 58, quoted in Faith, 1994: 59). Bu yüzden, camgöz gözetlemesinin Panoptik yapısı kişisel tedbirliği dayatır(Koskela, 2000a: 253). Gözetim vicdan üretir(Tabor, 2001: 128). Bu süreç modern ceza söylemi olarak çalışır: bu insan bedenini bireyleştirir, vasatlaştırır ve kullaştırır(Faith, 1994: 59).

Denetlemenin içselleştirilmesi 'gücün kolay ve etkili uygulandığı' anlamına gelir (Foucault, 1980: 148). Bu elektronik gözetlemenin yagınlaştırılmasını savunan kesin bir siyasi görüştür: bu görüş kolay ve etkil uygulamayı öngörür. Yeni gözetleme yapıbilgisi kolluk kuvvetleri tarafından büyük ölçüde takdir toplar çünkü "eski-tür" devriye, sabit görüntü gözetleme ile karşılaştırılarak aynı miktarda çalışan ile daha geniş mekanların gözetlenmesi yapılır(Koskela and Tuominen, 1995).


Gözetleme bedensel ve diğer görünür etkinliklerin düzenlenmesine dairdir(Hannah, 1997a: 171). Gözetleme altında bulunan bedenler, kendilerini düzenledikleri sürece, düzenlenmeye ihtiyaç duymazlar: onlar "docile bodies, uysal bedendirler"(Foucault, 1977). Gözetmenin ışınsal bakışında, gözetleme ekranlarındaki bedenler "çocuksu" gözükür(Koskela, 2000a: 251). Gözetleme altında olmak gerçekten bedensel bir deneyimken, aynı zamanda duyusal bir olaydır. Duyumsal bir deneyim olarak gözetleme duyguların bir çeşidine yol açar: izlenen nesneler sebebsiz bir şekilde suçlu, utanmış ya da huzursuz, rezil, tedirgin, korkunç hissedebilirler; aynı zamanda güvenli ve emniyetli(Koskela, 2002). Katı düzeni kendiliğinden sağlayan güveni tüketir. Suçluluk ve utanmışlık (kişisel) denetlemeyi güvence altına alacaktır. Tabor'un (2001: 135) yazdığı gibi: gözetleme fikri, merak, arzu, saldırganlık, suçluluk ve bunların üzerinde de korku uyandırır; bunlar görmenin ve görülüyor olmanın, kendini ortaya atma ve gizleminin, saldırma ve korumanın, baştan çıkarma ve ikna etmenin hayali çarpıcılığında ilişkiye geçen duyulardır.

Kişisel denetim önemli yada kararlı bir durum değildir. Gözetleme altında olmanın duyusal deneyimi sıklıkla kararsız ve değişkendir. Gözetleme camgözleri, birini güvende hissetmesini sağlayabilir ama o zaman aniden, tehlike işaretlerinden birini değiştirir. Güvenliğin ve güvensizliğin ne canlı bir sesi ne de gücü ve direnci vardır. Bundan dolayı, gözetlemenin yarattığı "duyusal mekan" kararsız, belli belirsiz ve öngörülemezdir. Bu mekan sıvı gibidir(Koskela, 2000a: 259, italics added).

Kentsel mekan, hapishane duyuları kadar, zorlama alanı değildir çünkü onun içerisinde bulunmak - gözetlenme olsa bile- gönüllüdür. Kentte insanlar serbest hareket edebilirler ve hapsedilmiş değildirler ve terk etme hakkına sahiptirler. Sürekli hapsedilmiş olmanın acısını çekmezler(Hannah, 1997b: 344). Yine de, gözetleme altında olmaktan kaçınmak istediklerinde, bu kaçış, çağdaş kent yaşamı için mümkün değildir. Özellikle, kent merkezinde olanlar için gözetlemeden kaçınma yöntemlerini seçmek imkansız hale geldi. Bir şehirde gönüllü olarak bulunulurken, denetlemenin yeni biçimleri artarak istem dışılaşır(see Marx,
2002). Bu anlamda, kentler baskı mekanlarını şekillendirir.



Bir Cezalandırma İşleyişi

Foucault hapsedilmeyi, suçluyu tedavi etmeyi amaçlayan cezalandırma işlemi olarak tanımladı (1977: 245). Bununla ilgili bir şekilde, gözetleme kentsel mekanı olağanlaştırmayı hedefler. Bu, alışkanlıkları denetlemede ve bir düzeni temsil etmede payı olan toplumsal ahlakın etkilerini çoğaltır, kamusal mekanın denetlenmiş görünümü hayaledilen kamu alanının olası yöntemlerini kısıtlar(Mitchell, 1995: 125). Kent mekanının düzenli gözetlenmesi sapkınlığın ve suçun dışlanmasını sağlamayı amaç eder. Bu nüfusun farklı bir şekilde ele alınması korkusunu yansıtır. Hubbard'ın (2000: 248) iddia ettiği gibi;

bu "dışlayıcı dürtü" açıkça kent mekanının artarak düzenlenmiş hale getiren yöntemde gösterilmiştir. Sonuç olarak, hayat seviyeleri olağan alışkanlıklarla bağdaşmayan topluluklar ve bireyler sınırlı kentsel alanı kullanmışlardır.

Panoptikon'un temel bilgisi çoktan olağan alanı olağanlığının sağlanmasını yönetir(Hannah, 1997b: 349). Uzay zaman çevrebilgisinin örneklemelerinin belirli bir kısmı üretildiği zaman, gözetleme, görsel görünümleri sapkın olarak tanımlanan toplulukları gözetlemeye alışır(Graham, 1998: 491). Bu durum dışlamayı yöneten ve uygulayan güçlü bir araçtır(Norris, 2002: 267). Görsel görünüm, önyargının temellerini biçimlendirir. Gözetleme, şüpheli gençleri, evsizleri, eylemcileri, renkli insanları veya bedenselayrilık dışılarını dışlamaya alışıktır(e.g. Crawford, 1992; Lees, 1998; Norris and Armstrong, 1999; Fopp, 2002). Gözetlemeden sorumlu birinin hoşgörüsüz veya ırkçı tutumuna camgözler sayesinde dolaylanır hatta baskılanır. Zenci (siyah) olmak dikkatle incelenmeyi arttırır. Norris and Armstrong (1999: 155) İngiltere'de siyahların, beyazlara göre sebepsiz yere iki kat daha fazla gözetlendiklerini ortaya koydular. Gözetleme uygulamaları tektipliliği arttırma eğilimindedir (Lyon, 2001: 63). Böylece, gözetleme güç ilişkilerine meydan okumak yerine onların güçlenmesine katkıda bulunur. Denetleme ırçılık ve eşey ayrımcılığı (sexism) ile donatılmıştır (Graham, 1998: 491).

Üstelik kabul edilmesi gereken, izlenilen olmanın eşey doğasıdır (Groombridge, 2002: 34). Uygulayıcıların bakış açısından, kadınlar şüpheli olarak ve hatta olası katil olarak görülmez ama eşey ilgisinin hedefi olarak görülmeleri kesindir (Norris and Armstrong, 1999: 127). İnce bir eşey tacizi olarak gözetleme camgözlerinin kullanımı gerçekten de olasıdır (daha fazla ayrıntı için bkz: Koskela, 2002; also Hillier, 1996; Ainley, 1998; Brown, 1998). Aşamalı olarak, eşey taciziyle denetlemenin kötüye kullanımını örnekleyen olaylar dünya etrafında yayınlanmıştır. Özel korumalar olduğu kadar, polis çalışanları, askerler gözetleme camgözlerinin dikizci yanlış kullanımlarından dolayı kınanmıştır. Denetlenen alanlar kadınların "kaçınma haritaları" içine dahil edilebilen tehlikeli alanlardır (Epstein, 1997: 138).

Dahası kültürel kalıt ve siyasi görüş ve görünüyor olma kökensel olarak eşeydir. Bakmada dikizci (voyeuristic) cazibe bulunmaktadır. Kadınların kendi bakışları üzerine bir aracıya sahip oldukları ve hem doğrudan göz temasını hem de yapıbilgili aracılı bakışları, baskıya karşı direnme olarak kullanabildikleri açıktır. Yinede, dişi bedenin, eril bedenden daha farklı bir dikizlenme nesnesi olduğu savunulabilir. Bu, gözetleme camgözleri sayesinde kadının görünürlüğüne de uygulanabilir. Erkekler genel bir halde hedeflenirken, kadınların hedeflenmesi çoğunlukla dikizci nedenlerledir (Norris and Armstrong, 1999: 114). Saldırgan bakışlar erkeklere yöneliktir.

Ancak, günlük hayatta gördüğümüz özel yaşam kadar "sanalcamgözlerin" gösterdiği kamu gibi, karşılıklı olarak görülüyor olmanın içinde de büyüsellik bulunabilir (Burgin, 2002). Gözetleme altında gerçekleşenler çoğunlukla istemsiz meydana gelirken, birçok insan kendi görünürlüğünü artırmanın uğraşındadır (Groombridge, 2002: 43). Direnç oluşturduğu ve taban tabana zıt biçimler olduğu için, denetlemenin yani biçimleri yaygınlaşmıştır. Hatta panoptik gözetleme, camgözün dikizci bakışı altında kendini göstermek olarak tanımlanmak yerine, bir saldırı olarak tanımlanır (Ernst, 2002: 461).



Görsel temsiller sıklıkla eşeylik ile ilişkilendirilir. Sanal ortamda dolaşan resimler, kendi hayatlarını sanal ortamda yayınlama alışkanlıkları ile, gerçek yaşamdan fahişeyazına dönüşen genç kızlardan (kendi sayfalarını kendileri dolduran kullanıcıların olduğu) eşeşey erkek (gay) topluluklarına değin sıralanmaktadır. Big Brother gibi TV -gerçek yaşam gösterileri için aynı nokta geçerlidir (e.g. Weibel, 2002). Gözetlemeci bütünleme dikizci, teşhirci ve kendini beğenmiş düşü yapılandırır (Tabor, 2001:125).

Oysa Panoptikon'da katı düzenci uygulamalar daha da katıdır, kent denetlemede ise her zaman bağlamsaldır. Belirli bir süre içinde kabul edilebilir ve yerine göre değişebilirdirler. Bir kadın için, gündüz gayet kabul edilebilir bir yaklaşım olabilen, geceleri hoş olmadık şekilde anlaşılabilir. Okul bahçesinde gençler için kabul edilebilir olan davranışlar, kent merkezinden dışlanabilir.

Kendilerinin ait oldukları yarı kamusal alanda eşeysel azınlıklar olarak kabul edilen davranışlar, kamusal “karşıeşey alanın/ heterosexual space” toplumsal ahlakıyla düzenlenir (Valentine, 1996). Kurallar bedensel eşeye, isteğe ve yaşa göre çeşitlenir. Diğer bir yandan, bir kent, gözetlemede olduğu gibi, bir olasılık, bir çeşitli etkinlik, eğlence ve arzu alanı, bir seyir alanı olarak görülebilir. İnsanlar kendi özgürlüklerine katılırlar ve sıklıkla böyle olmaktan hoşlanırlar. Gözetleme, planlanmış, denetlenmiş, düzenlenmiş alanlar yaratabilir (Mitchell, 1995: 115) ama kent yaşamının farklı bir çeşidi var olmaya devam edecektir. Şehir bir ceza değildir.

Hapsedilme olarak cezalandırmanın adli bir işleyiş kurmanın bir paçası olduğunu dikkate alarak, kent katı düzenini sağlamak isteyen güçler sadece durumun uzantıları değildir bilakis taban tabana zıttır. Gözetlemenin özgünlüğü, dünyevi hareketleri sayısız kurum ile izlemek ve onun izinden gitmesidir (Lyon, 2002: 13).

Serbest pazar güçlerinin kullandığı camgözler, gözetlemenin nerede ve nasıl kullanıldığı üzerine gerçektende çok az denetime sahip olan siyasi iktidarlar tarafından kullanılanlara göre sayıca çok fazladır. Orwellian anlamda, Big Brother/Büyük Kardeş yoktur. Whitaker'ın belirttiği gibi (1999: 134): "Orwelliancı devlet tarafından aranan tek yönlü şeffaflık, kamuda olduğundan çok etkili bir şekilde özel alanda gerçekleştirilmiştir.". Bu, devletin gücünü sürdürmek ve merkezi yönetimi güçlendirmek (gözetlemenin siyasi yerleşkesi olarak adlandırılan alan) için kullanılan gözetlemenin inkarı değildir (Koskela, 2000a: 245).

Herkesin Yakalandığı bir Alet

Tamamen bir kişinin elinde toplanmış ve diğerleri üzerinde kullanılan güce, burada herhangi biri sahip değildir. Bu, güç uygulanılanlar kadar uygulayanlarında, herkesin yakalandığı alettir (Foucault, 1980: 156). Kentsel alanda, kamuda, Panoptik hapishane tutukluları genellikle gözetleme sorumluluğunun kimde olduğundan habersizdir. Ayrıca denetleme, kimin sorumlu olduğuyla bağlantılı da değildir. Kimin denetlediğinin önemi yoktur: gerçekte sıklıkla olduğu gibi, "bir bilgisayar olabilir" (Cohen, 1985: 221)

Yeni gözetleme biçimlerine özgün olan denetlemenin tamamen-kısmen kendiliğinden olmasıdır (Marx, 2002: 28). Güvensizliğin ortak nedeni, bu kimliksizliğin gizli sonucudur. Gözetlemenin resmi amacı güvenliği artırmak içindir ama etkisi tam tersine olur. Bundan dolayı, iktidarların güvenilirlik sağlamada giderek artan bir şekilde güçlüğe düşmeleri şaşırtıcı değildir (Hannah 1997a: 175;, bkz:Oc and Tiesdell, 1997).

Gözetleme mimarisi kimliksizlik sağlamaktadır. Gözetlemenin biçimleri bir taraftan geçirgenken diğer taraftan perdelenmiştir. Uyanık olan her şey ve (herkes) daha görünür olurken, bunun arkasındaki güçler (ve olası destekçileri) daha görünmezleşir. Dahası gözetlemenin panoptik doğası kimliksiz gücün kendisini içermektedir (Koskela, 2000a: 253). Korumalar, aynı anda gücü uygulayan ve aktaran, gücün saf yayıcılarıdır. Güç ortadadır ama anlamak zordur. Güç sahip olunmamıştır, verilmemiştir, yakalanmamıştır, vazgeçilmemiştir ya da değiştirilmemiştir. Daha doğrusu, o uygulanmaktadır. "Eylemin içerisinde var olur" (Grosz, 1990: 87). "Güç" bir eylemdir (Koskela, 2000b: 173).

Başka bir açıdan bakarsak, kimliksizlik olumlu bir değer olarak, hatta uygarlık fikri için gerekli özellik olarak anlaşılabilir. Bir "yabancı topluluğu" kentsel durumun özgün Simmelian (johan vilhelm snellman) yorumudur. Resmi olmayan toplum denetlemesinin insanları bastırılmış hissettirebildiği küçük toplulukların tersine, kendi kimliklerini açıklama yöntemlerinde, kentsel kimliksizlik özgürlükle eşittir. Kentsel mekanda insanlar kimliksizliği sürdürmeyi umarlar (Taylor, 2002: 74).

Panoptik gözetleme olaya bedenle birlikte katılmanın gereksizliğini sağlamak istemektedir. "Güç yokluğu/ absence of force’ " (Cohen, 1985: 221) kentteki mevcut panoptik ilkelerden biridir. Yinede, "güçün" nasıl yorumlandığı içerikseldir. Gözetleme altında bulunma farklı insanların farklı tepkiler vermesine neden olur. "Denetim dışı" olan ya da denetleme sınırlarında olan birisi denetleme altında olan birisine göre gözetlemeyi farklı algılayacaktır. Kentsel alanın askerileşmesinin arttığı savunulmaktadır(Davis, 1990; Mitchell, 1995; Flusty, 1994). Kentsel mekan ayrıştırılırken, dışlanmanın işaretleri önemli hale gelir.

Gözetleme camgözleri bu işaretlerden birisidir. Bunlar, sözde şiddetin saldırısına karşı yapıyı güçlendiren "kuvvetlendirme/sur mimarisinin" bir parçasıdır (Epstein, 1997: 139). Benzetme olarak, gözetleme camgözleri bir silahtır (Tabor, 2001: 132). Ayrıştırma, saflaştırma ve belirli toplulukları dışlama yolu ile gözetleme çatışmayı cesaretlendirir. Güvenlik arayışı "savunma silahlanması yarışını" üretir (Flusty, 1994: 49). Daha somut anlamda, gözetleme yapıbilgilerindeki çoğu gelişme askeri aletler tarafından teşvik edilmektedir (Whitaker, 1999: 44; bkz: Dandeker, 1990; Levin, 2002). Açık bir askeri bağlantı yoktur. Dahası, görünüşte zararsız olarak görünen gözetleme yapıbilgisi özgür olmayan yönetimlerde geçerli olduğu gibi istenmeyen toplulukları ve hareketleri polis ile denetlemede kullanılır. Tiananmen Meydanı gösterilerinin öğrenci liderlerinin kimliklerinin saptanması için gözetleme resimlerini kullanan Çin, buna bir örnektir (Levin, 2002: 579). "Güç yokluğu" çağımızın gücünü yaratmaktadır.



Belgesel Birikim

Foucault'un savunduğu gibi, belgesel birikimi ve etkileyici kayıt şekilleri, Panoptikon’un bir parçası olduğu cezalandırma yönteminin önemli bir boyutudur. (1977: 189). Panoptikon için bilgiler, güçler, mekanlar ve bedenler arası bağlantılar çok önemlidir (Dreyfus and Rabinow, 1982: 192,). Bilgi toplama bir denetleme kurma biçimidir. Tanım gereği gözetleme bilgi arayışını içerir (Marx, 2002: 17).


Çağdaş gözetleme şekillerinin geniş kapsamlı olmamasına rağmen, kentsel alandan siberuzaya doğru çalışan kayıt etme işleyişleriyle örtüşmektedir: bireylerin günlük hayatları daha önce olduğundan daha fazla kayıt içermektedir (örneğin bkz. Lyon, 1994; Hannah, 1997b; Graham, 1998). Etkinliğin, mekanın ve zamanın denetlenmesi aşırıdır. Kentsel alanda, binlerce camgöz 24 saat boyunca kaydeder. Gün boyu elde edilen maddeyi algılayabilmek çok zordur. Bundan dolayı bir çok kayıt yararsızdır: tamamen dağınık verileri işlemek imkansızdır (Lyon, 2001: 52). Bu maddelerin her zaman kullanılmasına yönelik bir istek olduğu reddedilemez.

Belgelemenin Panoptikon'daki tutuklular arasında düzeni sağlama alışkanlığı olmasına benzer açıdan belgeleme yine kamu kentsel alanı arasında düzeni sağlama alışkanlığıdır. Belgele biriktirmenin gücü, sınıflandırma yapma yeteneğine temelden bağlıdır. Bu günün temel gözetleme eğilimi, çeşitli amaçlar için çalışan bilgilerini yönlendiren araştırılabilir veritabanlarını kullanmaktır (Lyon, 2002: 14). Buna rağmen, bu yönelme, elektronik denetleme şekillerini geleneksel görüntülü gözetleme şekillerinden daha fazla uygular. Görsel ve benzeşimindeki biçimler, niteleme için olası en iyi gereç değildir. Aksine Panoptik hapishanede ve ya kentsel alanda çoğu görülen tanımlanmamış kalır ve sınıflandırma ile şifreleme için kullanılan bilgiler birleştirilemez. Daha fazla görülen, daha az bilinir (Norris, 2002: 256).

Önemli değişim "sayısal açılım" ile meydana geldi. Sayısallaşma, verinin büyük dağınıklığını örgütlemeyi ve kullanmayı olası kılar ve "sosyal sınıflandırmayı" sağlar. Bilgisayarlaşma ile "bilginin toplumsal gücü artırılır" (Lyon, 2002: 22). Bellek gücü, ayıklamak, sınıflandırma ve tüm bu önemli olan eşleştirmeler belge biriktirmeden daha önemlidir (Norris and Armstrong, 1999: 219). Gözetleme bir çözüm zinciridir (algorithmic) (Norris et al., 1998). Sayısal eşya elektronik alanda saklanmış olan düşmüş kimliklere olanak tanır (McCahill, 1998: 44). Yüz tanıma işleyişleri, sokakta yürüyenler ile katılımcılar arasında son bir bağdır. Bu yapıbilgilerinin kamusal mekanda kullanımlarının artmasıyla daha etkin bir güç meydana geldiğinde, denetlemeye (yarı kamusal alandan dışlanan daha uygun biçimler olan denetleme) ulaşmak için kullanılanlar temel olarak bu işleyişlerden daha uzaktır. Buradan, Norris'in (2002: 278) geliştirdiği gibi, bunlar bilgisayar değil, kentsel mekanın panoptikonlaştığının habercileridir. Kimliksiz bedenler sayısal öznelere dönüştürülebilir, elektronik veritabanına yerleşen sayısal insanlara bağlanabilir ve belirlenebilir.

Panoptik düzeni karşılaştıran bir başka önemli değişim, "çoğaltılabilir belgeleme" işlevidir. Gözetleme işleyişlerinden gelen gerçek ve soyutlanmış resimler kolaylıkla ve etkili bir şekilde, yerelde, ulusalda, görsel ileticiler ile internet üzerinden dolaştırılabilir. Görsel yorumlama/canlandırma, kentin tam zamanlı taklidinin üretilmesini genişletir (real-time simulations of the city (Graham, 1999: 143) ve günlük hayat yapmacık görüntü içinde döner (Hiller, 1996: 102). Gözetleme camgözlerinin malzeme dolaşımının yoğunluğu, "eğlence ve eğlence haberleri olarak bohçalanmış bir haber düzlemine" (Whitaker, 1999: 156 bkz. Greinacher, 1997; Pinck, 2000) ulaşır. Bauman'ın (2000: 215) tanımladığı durum ("suçla mücadelede, suçun kendisi gibi, kusursuzluk yaratma, fazlasıyla izlenilir bir gösteriye çıkma") yaratılırken, etki altında bırakılan yorumlama, yardakçı bir şekilde dünyaya yayılmıştır. "Gecegüneşli" helikopterler ile varoşların polis tarafından dikizlemesine, görseliletici (TV) bölümlerinde aktarılan "gerçek yaşam", "gökyüzüçekimleri/ TV skycams" eşlik etmektedir (Pinck, 2000: 60).

"Gerçekliği verme sözü ile" görsel resimler yüklenir (Groombridge, 2002: 38). Gerçek olarak gördüğümüz ve hatta kendi yaşantılarımızdan daha gerçek olan düşünceler tarafından tahrik ediliriz. Virilio'nun savunduğu "Gerçek zaman" (2002: 108), yerel zamanın tarihsel önceliğini yakın zamanda ortadan kaldırdı. Resmin değeri abartılır. Buna rağmen, gözetleyici camgöz kaydın, görsel kaydın "gerçekliği" katıksız tanımlamadan daha toplumsal bir ürün olduğu açıktır. Rodney King (ç.n. polis tarafından dövülen) davasında kurulun tartışması, odağı bozuk görsel parçalarının delil olarak kullanılıp kullanılmamasının tartışılmasıyla sonlandı. Gözetleme bilgiyi bulamaz ama onu yaratır (Allen, 1994: 144). Dahası, gözetleme gittikçe geleceğe odaklanıyor, ne olacağını tahmin etmeye çalışıyor. Bogard'a (1996: 66) göre, toplanan bilgiler gittikçe gerçekliğin taklidiyle bütünleştiği noktada görü ve öngörü, etkin ve sanal birleşmeye başlar. Gözetleme işleyişleri, pazar alanlarında CCTV düzeneklerinin kullanılması ile toplumsal düşüncenin bir parçası olarak kullanılır. Güvenlik büyüyen bir pazar değerine sahip olur. Bu suç rakamları açısından gerçek güvenlik sorununun bir parçasıdır ve güvenlik bekleme olarak algıladığımız alanlarda güvenliği üretirler. Birçok şehir "kentte görüşürüz" ‘See You in the City!’ (Allen, 1994), "şehir izle/Citywatch" (Fyfe and Bannister, 1996) ve Leedswatch (Oc and Tiesdell, 2000) gibi çalışmaları, ticareti çekmek ve sürdürmel için olduğu kadar kamusal görüntülerini geliştirmek için kullanırlar (Williams et al., 2000: 182).

Tartışıldığı gibi, bedensel bireyler "sayısal bedenlerle/digital individual" iç içe geçtiği zaman, denetleme daha şiddetli hala gelir ve bu süreç, kalabalığın içinden bir yüzü tanıyabilen gelişmiş bilgisayar işleyişleriyle daha da birleştirilen gözetleme işleyişleri ile hiç olmadığı kadar açık hale gelmiştir. Aynı zamanlı olarak, artan bir şekilde, bireyler kendi yaşamlarının görselileticilenmesinde görünmezleşir. Bireysel kent deneyimi kentin toplumsal hayal gücünü yumuşatır. Gözetleme maddelerinin sonsuz canlandırması/ yorumu gerçek ve hayal, asıl ve yorum arasındaki çizgiyi muğlaklaştırır. Böylece, gözetleme sadece denetleme çabası olmaktan çıkar aynı zamanda orunsal içeriğin bir parçası olur (Groombridge, 2002: 30). Yeni yapımbilgileri Whitaker'ın (1999: 140) işaret ettiği gibi taranmış bireyler, Bentham'ın anlayamadığı yollarla görünürler ama farlı şeyler arayan farklı bakış açılarından gelen çoklu süzüşler/ bakışlar için görünür. Tartışmalı bir şekilde, CCTV bir önyargıdır: gözetleme işleyişleri "kapalı" olarak yorumlanır ama uygulamada tamamen farklıdır. Toplumsal düşünce çağında, görselileticileşme ve siberuzay bölünmesi, gözetleme işleyişleri "kapalı devre görseliletici yerine açık devre görsel iletici CCTV" varoluşu sonlandırır.


Sonuç

Bu metinde kentsel alan gözetlemesini anlamak için Panoptikon'un gitgelini kullanmaya çabaladım. Bu "özgün hapishane" ve kentsel alan arasındaki benzerliklerin abartılı olmadığı kabul edilmelidir (Fyfe and Bannister, 1996: 39) Dahası, gitgelci katı düzenin kültürel değerlerinin geride kaldığı çağ esnek güç yapıları tarafından yerinden edilmiştir ve böylece özgün hapishane ya da özgün denetleme gitgeli değişmektedir. Tutukluların zamanlarının çoğunu hücrelerinin içinde ve merkez denetleme kulübesinden daha fazla dışarıda geçirdikleri, Hollanda Arnhem'de Koepel hapishanesinin gardiyanlar için bir yemek yeme yeri olması Panoptikon'un biçimlendirmesi için önemli bir örnektir! (bkz. Koolhaas, 2002)

Buna rağmen, eski tür, güç, denetleme ve olağanlaştırma işleyicilerinin çoğu, tartışmalı olmakla birlikte, şaşırtıcı bir şekilde çağdaş kent anlayışı olarak algılanan benzer tutumlarla çalışmaktadır. Bir çok kişi için günlük hayatlarında karşılaştıkları, sokak gereçlerinin bir kenarına eklenmiş gözetlemeyi görmezden gelmeleri olası değildir(Groombridge, 2002: 30). Yinede bu, gözetlemede gömülü güç işleyicilerine zarar vermez.

Mekan kavramı daha doğrusu mekanın toplumsal üretimi olan Panoptikon'u inceleyerek anlaşılması mümkün olmayan nedir? Foucault için, mekan, gücün işlemesi için temel olan bir bedendir. Araştırmada gerekli olan mekan kavramı, farklı-hissi, toplumsal- uygulanmış, yorumlanmış (temsil) ve canlandırılmıştır (taklit). Bir kent gerçektende sonsuz karşılaşmanın mekanıdır. Dahası, kentsel alan, maddi gerçeklik ile kısmen içiçe geçmiş, kısmen kendi yaşamlarını yaşayan, mekanın çoklu yorumlanışı ile giderek birleşmektedir. Başka bir şey olarak, siperuzay ve kentsel alan malzemelerinin birleşmesi, mimari üzerinden araştırılan devingenlerin ve gücünün görevlerini, denetlemenin güncel biçimlerini anlamanın olanaksız olduğu bir noktayı yaratır. Mekan mimari düzen, sıralama ve yayılma ile ilgili değildir, fakat akışkan, değişken, haritalanamayan ve anlaşılması zordur - "köpüklü su gibi".

Kentsel mekan her zaman daha az bilinen olarak kalacaktır, buyüzden panoptik mekanlardan daha az kontrol edilebilirdir. Denetleme hiçbir zaman tamamen öncülük edici değildir. Her zaman bir direncin elemanıdır. Gözetleme, ezilmiş olanlar için bir silaha, "karşıgözetlemeye" açık olabilir. New York'ta gözetleme cam gözlerine gösteri yapan tiyatro topluluğu "Gözetleme Camgöz Oyuncuları/Surveillance Camera Players" karşıt ve eleştirici yorum oluşturmak için gözetleme camgözlerine oynamanın olası olduğunu göstermişlerdir (Surveillance Camera Players, 2000). bakıştan gizlemek yerine görünürlüğün artmasını öngören camgözler bir direniş biçimi olarak yorumlanabilir. Lyon (2001), çoklu gözetleme biçimlerine bireysel olarak direnmenin olamadığını işaret etmiştir. Buna rağmen, direnme, birlikte hazırlanmış gösteri biçimidir (Faith, 1994: 39). Bu türdeş değildir ama çoğulcudur.

Şuan karşı karşıya olduğumuz, "camgöz çağı" sonsuz canlandırma çağıdır. Muhtemelen, şuanda ulaştığımız noktada, görselin etkisini belirtmeyi tercih eden toplumlumda yaşamaktayız. (Weibel, 2002: 219). Bundan kaçmanın yolu yoktur; onu anlamaya çalışmalıyız. Sonuçta, çoklu canlandırma, dikizlemeden kaçınma çabasından daha etkin direnme biçimi olarak çalışır.


http://www.surveillance-and-society.org/articles1(3)/camera.pdf

http://www.dailymotion.com/video/xr26g_surveillance-camera-players-bill-br_sport

2 Aralık 2010 Perşembe

Chicago Sibernetik: Geçmiş Panaptikon

yazar: Marcus Owens

CHICAGO sibernetik
"Biz sokaklara, geçitlere ve kaldırımlara sahibiz" açıklamasında bulunan Belediye Başkanı Daley, sanki varlıkları devletin gücünün bire bir uzantısıymış gibi olan ve sözde, kent dokusuna köklü değişiklik yaratmacak olan, 2000 yeni küçük-denetimli gözetleyici camgözü Chicago (Şikago) sokaklarına geteriyor. Daley'in uyanık alaycı mavi gözlerinin etrafında yaşayan birinin onaylayacağı gibi, daha iyi veya daha kötü olabilecek bir vaka olarak, camgözün ruhsal-mekansal (psycho-spatial) etkileri çok güçlüdür. Çünkü genellikle binalar, evidaresi veya siyasi malzeme göstergeleri ve hatta mekansal ve kültürel anlam vericisi değildir, kentin sadece bir "maddi varlık" olmamasına karşın bir "ilişkisel düzenleme" olması ayrılmaz bağlara sahiptir (2). Bu yüzden, Daley'in camgözleri, uyuşturucu hap satıcılarını çökerme çabasından daha fazla sahnelenmektedir. Daha açık olarak, Frank Gehry'nin sayısal olarak tasarlayıp, Millenium Park'ta inşa ettiği "blob" (su damlası), dünyanın ikinci büyük hava savunma yüklenicisi tarafından kısmen finanse adilip, Şikago ızgara yerleşmesi üzerinde tarihi dörtgen gökdelenler arasına yerleştirilirken, toplumumuzu şekillendiren güçler hakkında daha derin gizli etkileri açığa çıkardı.


Emin olarak, kent gözetleme yeni bir şey değilken, Daley'in camgözleri, ileri-sanayi kentlerinde gözetlenen olma anlamına gelmenin en açık örneğidir. Kent gözetleme vebasından, sayısalışığın (fotoğraf) bulunuşuna ve üretim alanlarında polisin karanlık oda kurmasının yapılaşmasına, gözetim ve onun gerekli doğal sonuçlarına, bireyleşme modern durumun gelişiminin bir parçası olmuştur. Soğuk savaş sayesinde yenilikler ve Marshal Palanı tüketiciliği hızlandı, 21. yy teknikbilgideki gelişmleri GPS, Cep Telefonu, İnternet ve onun ortaya çıkardığı YouTube, Craigslist ve Myspace bu güçlü ilişkileri, özellikle 9/11 ışıklarıyla ve ondan sonra gelen toplum sözleşmesi tartışmalarını dönüştürdü. Şikago, şehir çapında ulaşılması önerilen kablosuz internet çalışmaları ve GPS otobüs izleme istemi gibi çalışmalar ile bu gelişmelerin ön safında yer almıştır. Daha önce bahsedilen "Operation Disruption" (Kargaşa Harekatı), yeni kolay denetimli, etkileşimli kimlik saptayan camgözler ve onlarla şüpheli davranışları takip etmede olduğu gibi özellikle modernist panaptikon sürecinde hareket eder. "Amaçsızca gezinen, dışarıda vakit geçiren bir camgöz ile araçyolu kenarından arabaları çekmek..." kentin ekran ile denetim dairesinde renkli olarak belirlenen ve hemen kayda geçirilen tüm bu etkinlikler, daimi olarak, camgözün haz süzüşünün, etkinliğinin yiyişsel dikizciliği ile boyun eğdirir.

Çevre sakinleri bilinçli ve etkin bir şekilde sayısal kayda geçirilirken, sayısal olarak var olmaları etkilişimli bir mekan yaratırken ve sakinler bedensel ve sanal olarak var olurlarken, kullanıcılar, tasarımcılar, binalar ve bölgeler arası mekansal ilişki şiddetli bir şekilde değişir. Bu 'uygulayımbilim' akımı bizim kentte nasıl yaşadığımız üzerinde önemli etkilere sahip olmuştur.

Mimarlık, uzay ve mekan arasındaki ilişki üzerine, 20. yüzyılın ikinci yarısında Foucault, yerleştirme için Galileo'nun yerini alması ile uzay başlangıcının ortaçağ iktidar işleyişinin aşamalı olarak yok oluşunu belgeledi. Padişahın (monark) ayinler yolu ile oluşan güç gösterisi, "'doğru adı', 'doğru mekanı', 'doğru bedeni', 'doğru hastalığı', 'doğrı IP adresi' her bir birey için günlük hayatın en küçük ayrıntısının belirlenmesine sızan düzenleme" tarafından yerinden edilmiştir.(3) Ortaçağ kalıntıları hala 20. yüzyıl içinde kamusal/ özel alan, çalışma/ eğlence, kültürel/işleyişsel gibi ikiliklerin varlığı ile sürdürülmesine rağmen, uygulayımbilimsel aracı alanların gelmesi, bilgi ağları ve kablosuz uygulayımbilim öncelikle toplumun ve mekanın ikili bölünmesini yok etmek için ayarlanır (4). Başka bir deyişle, modern kent, anıtsız bir kent, ekinsel belleği olamayan kenttir, sadece etkin unutuşunu hatırlayan kenttir, geçmiş geleceğin tahmin edilmesidir (5). Şikago gibi varoşları genişleyen ve "komşulukları" soylulaştırılan, mekanı olmayan, sürekli sabit ve değişken ana çevresi olmayan bu tip bir kentte, her zaman her yerde var olan izleme hizmeti sıkça karşılaşılan durumdur ve "burada" kalan melez bir alandır. Belkide, bu durum görüntü üretimi üzerinden kent kararlılığını ya da onun yüksek fiyatlı bilgisayarla oluşturulan yeni gezme alanlarını açıklamaya başlayabilir: Milenyum Park, bulut kapısı ve Frank Gehry Band Shell. Aksi hal onların sanal çizgide resim doygunluğunu geldiği yerde tehlikeye atabilir. Melez uzay fikriyle benzerlik cyborg'dür. cyborg, cyborg makine ve organizmanın sibernetik melezi ise, cybernetik melez kent, yaşam destek işleyişlerinin bağlantı dizisi olarak kavramlaştırılabilir. Bu durum, mekansal farklılıkları insan bedenlerinin belirgin düzenlemesiyle benzerlik taşıyan, ilk üretim/sanayi kentleri ile karşıtlık oluşturmaktadır (6). Özellikle alışveriş merkezlerinin, çalışma alanlarının varoşlarda gelişmesine benzer şekilde güneyin alt yapısı kısıtlı kentleri genişlerken, uluslar arası kuzeyin karşısında ileri sanayi bölgelerinde sabit malzeme işleyişlerinin eskidiğini kanıtlamaktadır. Veri tabanlı altyapıların ötesinde ( sanayi kentinin malzeme ve yapı tabanlı alt yapısının karşıtı olarak) sybernetik fikir sayısal uygulayımbil ile karşı kaşıya olan bina tasarımlarını gittikçe soyutlaşan, modernist mimarinin sakinlerinden farklı formu, yapıyı ve malzemeleri ile genişletir. Gerçekten, bilgisayar Millenium Park'daki biçimleri oluşturmuştur, burayı çevreleyen düzenli semtler ve bölgeyi tarayan camgözler fiziksel çevreye göre daha ortaktır. Soğuk savaş askeri istihbaratın tarihi ile ayrılmaz bir biçimde bilgi geliştirici uygulama yöntemi ile ve gözetlemeciliğin ve röntgenciliğin örtük ruhsal etkinliği ile bağlantı kurmuştur. Melez mekanların gerçekliği doğal olarak politikleşmiştir. Bazı sorunların yanında organ yaratmanın olanağıyla bulunma, "eylem, arabuluculuk ve güç" gibi melez mekanlar olarak tanımlanır. Kasıtlı olarak öznenin geri çekildiği serbest mekanların yaratılmasının tasarlandığı mekan yaratımı bir manevra olacaktır (7). Başkaları 20. yüzyılın toplumcu eylemlerinin devrimci manevralarıyla benzer olduğu için tercih edilir veya "culture jamming", kültürel kundaklama, kartografik kamu bilgilendirme kampanyaları ve sivil itaatsizlik gibi dolaysız kişisel eylemler tercih edilebilir. Bu eylemler daha eşitlikçi melez mekanların yaratılmasının ilgi çekici yollarıyken, en ilginç bulduğum "kamu şeffaflığı ve sorumluğu" yöntemi Gözetim Projesinin (The Surveillance Project)gözetleme uzmanı David Lyon'un önerisidir. uygulaşımbilimden aşırı korkmanın gerisinde kötü kokmaya başlayabilecek bir tür olarak aktarılmış olan yöntemlerin aksine, gözetlemenin kamu şeffaflığı, onun eşit şekilde dağıtılmasını talep eden bu izleyciler tarafından bu tip uygulaşımbilimin sarmalanmasıdır. Şikago'nun bilindik örneklerinin ve melez mekanların yeniden biçimlenmesinin ötesi bir kadın barmenin CPD çalışanı Anthony Abatte tarafından dövüldüğü Youtube gösterilerinin yayılmasını ya da Micheal Pleasance'nin 95. cadde CTA'da sivil giyimli CPD memuru Alvin Weems tarafından çok yakından vurulmasını içerir. Eşitlikçi gözetleme benzetmesi bir şekilde Çumhuryetçi Senatör Mark Foley'in eşcinsel içerikli yazışmalarının ortaya çıkarılmasına değin uzatılabilir (8). Panaptikonun geleneksel anlayışı içerisinde, "yoğun kütle/ the compact mass" bireyselliklerin ayrıştırılması yönününde ortadan kaldırılır. Görünmeyen koruyucuların anonim özel hakları ile, toplumsal şifre kişisellikten yoksun özel mahkumlar üzerinde zorlanır. Tele gözetim çağında, özgünlüğün ulaşılabilir olduğunu savunuyorum. Şuan bu izleme sırayla izlenmiş oluyordur ve tüm bu konular geleneksel olarak iktidardakilerin bakışlarına boyun eğdirilmiştir, sadece panaptikonun merkezinde kendi sıralarının gelmesi değil, aynı zamanda doğrusu kendilerini de izliyor olmalarıdır. Özü başkası olan gücün, arzunun ve bedensel eşeyliği çarpıtılırken, özne nesneye dönüşür ve tam tersi, insan bilinci için yeni bir düşünce örneği oluşturur. Tümden her yerde aynı anda bulunmanın gerçekleşmesi sayesinde, panaptikonun, kişisel/diğer mantığın temel gerekliliğinin ortadan kaldırılması ile var olmayı durdurur. Lyon tarafından şeffaflığın ve mali sorumluluğun sağlanması, bütün anlamlar tarafından, bütün bedenleri yönetenler tarafından sağlanır, tüm bunlar sadece Freudçu zevk alıcı bekışa boyun eğmez. Sanal ve melez dünyada, tele-gözetimin gerçekleştirebilme gücündede olması Foucault'un mükemmel işater ettiği ütopyadır (9). Matbaanın icadı, özgürleştirici modern tecrübenin ses verici ve alıcılarının anonim, toplumcu daha karmaşık ikiliğinden uzaklaşan konuşmasına temel olmasına benzerdir, bu yüzden internet daha çok yayılabilir ve internetin görsel içeriği ileri-sanayi çağımızı şekillendirir. Benzer şekilde, eşcinsel evlilik ve kürtaj haklarının anayasal çerçevede kayda geçirilmesinin zorunluluğundaki gelişme, temelde mekansal bir sorundur; gizlilik hakkı (9). Foucault (Panaptikonculuk) sadece banyo ve mutfak düzeninde keskin değişiklikler ile iç tasarımda değil, aynı zamanda kent soylu temizlik ve aile anlayışında da iki modern tesisat alt yapısını kökünden değiştirdi. Sanal ortam camgözleri, sosyalleşme ağları, cep telefonları ve melez mimari alanları aracılığıyla sayısal tele-gözetleme alanının meydana gelmesi, zamanı geçmiş bedensel eşeyliği ve toplumsal kişilikleri yeniden yapılandırır. kendimizin yaşadığı ve yarattığı atak odalarımızda sevgilimizin (ya da valinin) her hareketini ve her konuşmasını bilmemiz yetenek midir? Ya da, bilgisiz kalmaya çabalayıp ve geçmişin ahlakına tutunabildiğimiz kadar tutunmaya mı çalışacağız? eğer öyleyse, sözde bilgi toplumunda çok şey bilmenin ne anlamı olacaktır? Felix Guattari'ye göre, bileşenlerin farklılığı bu gün olduğu gibi, yeni malzemelerin yayılması, yeni elektronik gelişmeler, mesafelerdeki daralma ve bakış açılarındaki gelişme ve varlıksal farklılığın birleşmesi ile daha çok baş döndürücü olmasına yol açar. Bilgilendirici öznellik, yüksek hızlarda eski kutsaldoğrusallıktan bizi uzaklaştırır. Diğer bir deyişle, Şikago'lu mimar ve kent planlamacıları melez mekanların devrimci yeterliliklerini önemseme fırsat ve sorumluluğundadır. Tarihi geçmiş toplumsal ilkelere, bizim daha önceden bulduğumuz Orta Batı alt yapılarının baslanmış malzemelerine dayanmaya ve bayat modernizme sarılmaya devam etmeyelim. Millennium Parkın askeri-sanayi destekçileri ve uyuşturucu savaşları kameralarının satıcıları için uygulaşımbilimsel temsil alanlarının geleceğinden ayrılmayı göze alamayız.


http://www.marcusowens.com/chicagocybernetic.pdf sitesinden çevrilmiştir, şuan için kullanılmaması önerilir, kötü bir çeviridir.
çeviren: deniz şimşek

22 Kasım 2010 Pazartesi

FEMİNİST SANATÇILAR ve FEMİNİST KONULAR



Faith Wilding, Flesh Petal, 1970. İnanç Filizi, Şehvet Yaprağı Kağıt Üzerine Grafit, 30 x 24"
Fresno Feminist Sanat Programı tarafından üretilen bir çok am figüründen biri.
: Norma Broude ve Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994.



Judy Chicago, Am Türbesi, Mağara veya Çiçek, 1974 Judy Chicago. Çiçek sayesinde.




Georgia O'Keeffe, Red Canna/Kırmızı Kanna, c. 1923
Jan Bahçe Castro. Georgia O'Keeffe'nin Hayatı ve Sanatı. New York: Crown Trade Paperbacks, 1995



Georgia O'Keeffe, Black Iris III/ Siyah İris, 1926
Jeffrey Hogrefe. O'Keeffe: The Life of An American Legend



Judy Chicago, "Sappo" place setting from The Dinner Party/ Ziyafetle ayarlanan yer "Sappo", 1979
Norma Broude ve Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art/ Feminist Sanatın Gücü: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994.




Judy Chicago, The Dinner Party, 1974-79
"Beyaz seramik zemine 999 kadın ismi altınla kazınmıştır; ; boyanmış porselenli üçgensel masa, heykelsi porselen tabaklar ve iğneişi; her bir yan 39 kısımla oluşturulmuş,her biri tarihi veya efsanevi kadını sunar. Ortak çalışma 400 kişi ile oluşturulmuştur."
Norma Broude ve Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994.



Leonardo da Vinci'nin The Last Supper/ Son Akşam Yemeği, 1495-1498
CGFA maintained by Carol L. Gerten



Mary Beth Edelson, Some Living American Women Artists/Last Supper/ Yaşayan Amerikalı Kadın Sanatçılar/ Son Akşam Yemeği 1971.
Norma Broude ve Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994.




Jean-Aguste-Dominique Ingres' The Turkish Bath/ Türk Hamamı 1862
The Artchive



Sylvia Sleigh, The Turkish Bath/ Türk Hamamı, 1973
Norma Broude ve Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994



Buy My Apples Elmalarımı Satın al, 19 yüzyıl sonları, Fransız dergilerinden.
Norma Broude ve Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994.



Linda Nochlin, Buy My Bananas/ Muzlarımı Satın Al, 1972
Norma Broude and Mary D. Garrard. The Power of Feminist Art: The American Movement of the 1970s, History and Impact. New York: Harry N. Abrams, Inc., 1994.



Remedios Varo,Born Again/ Tekrar Doğum,1960
Whitney Chadwick. Women Artists and the Surrealist Movement. Thames and Hudson, 1985.



Kay Sage, My Room Has Two Doors/ Odaım İki Kapısı Var, 1939
Whitney Chadwick. Women Artists and the Surrealist Movement. Thames and Hudson, 1985.



Frida Kahlo, My Birth or Birth/ Doğumun veya doğum, 1932
"Diego Rivera 'nın teşviki ile, Frida Kahlo resim seriyle hayatının önemli olaylarını belgelemeye karar verir. Bu ilk resim sanatçının doğuma bakışını gösterir. Aynı zamanda kısa bir süre önce yaşadığı düşüğün acısınıda işaret etmektedir. Ananın başı çarşafla örtülmüştür- resim üzerinde çalışırken ölen annesine atıf yapmaktadır"
Andrea Kettenmann. Frida Kahlo. Koln: Benedikt Taschen, 1993.



Frida Kahlo, The Love Embrace of the Universe, the Earth(Mexico), Myself, Deigo and Senor Xolotl,/ Kainatın Aşk Kucaklaşması Dünya (Mexika) Deigove Senor Xolotl 1949
"Frida Kahlo genellikle kadınların yaptığı gibi genellikle kocasına karşı anne temsilini üstlenir ve "onların arasında- her zaman yen doğan bebek gibi kollarımla sarmalamak istiyorum " Resmi ntik Meksika mitolojisnden türemiş figürleri içerir; gece ve gündüz, güneş ve ay, toprak tanrıça Cihuacoatl. Itzcuintli köpeği Senor Xolotl, yer altı muhafızları köpek şeklide olur."
Andrea Kettenmann. Frida Kahlo. Koln: Benedikt Taschen, 1993.



Tayvan'da Kadın Sanatı Ruh ve Akıl/Mind and Spirit--Women's Art in Taiwan 1995



1993



1992


1992

1992


1991-1992



Tayvan'da Kadın Sanatı Ruh ve Akıl/Mind and Spirit--Women's Art in Taiwan 1992


1992


1995


http://www.eng.fju.edu.tw/Literary_Criticism/feminism/female_art/female_art.html sitesinden çeviridir.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Ebenezer Howard

Ebenezer Howard (1850-1928) ve yarattığı bahçe şehir kurgusu üzerine ciddi bir literatür oluşmuştur. Sınırlı bir eğitim alan Ebenezer, 21 yaşında bir çiftçi olmak istemediğini fark ettiğinde, Nebraska Amerika'ya geldi. Gazete ve mahkeme mahabiri olarak stenografi öğrendiği Chicago'da çalıştı. 1876 yılına kadar Meclisin resmi belgelerini hazırlayan bir firmada bulduğu iş sayesinde İngiltere'de geniş boş zaman bularak yaşayacağı rahat bir dönem geçirdi. Bu dönemde, Howard sosyal konular üzerine geniş bir çerçevede ve derinlemesine okuma fırsatı buldu ve bu çabasının sonunda 1898 yılında To-Morrow:A Peaceful Path to Real Reform adlı kitabı geldi. Tarım alanlarının çevrelediği ve önceden planlanmış, sınırlı büyüklükte yeni kentler yaratılması için yaptığı önerinin baskı masraflarını kendisi karşıladı.

Howard'ın fikirlerinin öncü girişim olarak kitle hareketine dönüşeceği beklentisiyle Letchworth projesinde yeterli mali destek ve ilgi çekti. Harekete olan ilgiyi canlı tutacak kitabın yeni bir yayınını 1902'de farklı bir başlıkla çıkardı. Brinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Welwyn Garden City adında, ikinci bir kasaba çalışmasını hayata geçirmesi mümkün olduğu halde başaramamıştır. Aşşağıda kitabın iki bölümünden yayınlanan metinler, Bahçe Şehirin yapısal özelliklerine bakış açısını ve yoğunluk artıkça nasıl kümelendiği üzerine görüşlerini aktarılmıştır. Howard bir tasarımcı değildir ve tanımladığı şeyden yola çıkarak, gerçek yerleşimlerdeki kasabalar için planlar belirlemiştir. Hatta kendisi seçilen yerleri tam olarak tanımlamayan çizimlerini taslak olarak sınıflandırıyordu. Yine de, onun sözel fikirlerine eşlik eden şemalar, bahçe kentin kent dışına nasıl yerleştirileceği üzerine düşüncelerini yansıtır. Çenbersel ve ışınsal desenli Bahçe Şehir hayali, mühendislik ve mimari bakış açılarından algılanan üstünlüğünden dolayı, bir çok yazarın zamanında desteklediği bir plandır.




Howard'ın şehri çevreleyen kırsal alan ve sürekli kuşağın önemi üzerindeki vurgusu kısa zamanda ilkeleşerek, gelişmekte olan İngiliz planlamasının temeli haline geldi. En etkileyici uygulamaları 1944'de kapsamlı Londra planı, 1946'da Yeni Şehir Hareketinin gelişen durumu ve Londra hazine arazileri ötesinde yeni kasaba halkalarının yaratılmasıdır. Uygulanabilir gerçekler üzerinde, en azından kentsel yapılaşma için uygulanabilecek güçlü bir durum olarak, geçitlere müdahale ile kısıtlayıcı gelişme ve içeri doğru sokulan açık alanların zorlayıcılığına temellenir. Bu ifade, tam olarak onu 1908'de İngiliz dergisinde H. V. Lanchester'ın metinde tartıştığı şeydir. Thomas Mawson, 1911 Kent Sanatındaki Lanchester şemalarını yeniden yayınlamıştır. Bu kavram 1910 Büyük Berlin için kazanan plan olarak ortaya çıkmış ve bundan sonra yazarı Rudolf Ebestadt R.I.B.A. konferansına Londra kent tasarımı üzerine olan metninde açıklamıştır. Bu kitabı Handbuch des Wohnungswesens und der Wohnungsfrage'dır.

Howard yazısına "Toplumsal Şehirler" bölümünü ekleyerek, Bahçe Şehirlerin 32.000 sınırı aşıldıktan sonra nüfus artışına nasıl odaklanılacağını netleştirmiştir. Kentsel gelişmenin deseni öngörülen ilk yerleşimden yıllar sonra planlanan Kuzey Adelaide arazisini çevreleyen ve nüfusun taşan alanın ihtiyacını karşılamada Avustralya Adelaide örneğini yöntemi olarak yanlışlıkla kullanmıştır. Aynı zamanda ortaya atılan toplulukların ikiside çok iyi tanınmıyordur. Ortaya atılan Adelaide kasaba planın olduğu Londra'da ilk yerleşimcilerin sayısındaki artışta kesin bir hesap yapıldı. Asıl metinlerde göze çarpan dip notlar, toplanan metinlerin odaklandığı bir konu olmadığından dolayı burada ihmal edilmiştir.



THE TOWN-COUNTRY MAGNET

Okuyucu tarımsal alanda, serbest piyasada değeri dönümü 40£ veya toplam değeriyle 240,000£'e elde edilmiş olan, 6000 dönüm alanı kaplayan bir emlak hayal etmeli. Satın alma değeri ipotek senetleri üzerinden, yüzde £4'ü geçmeyen ortalama faiz değerini üstlenmeyle, yükseltilmiştir. Güvenilirlikleri ve dürüstlükleri su götürmez, emlağı güvenli bir şekilde tutabilen, güvenilir dört beyefendinin ismine emlaklar ipotek edilmiştir. Bunun nedeni, ilkin, senet sahipleri için bir teminat yaratmak ve ikincil olarak Bahçe Kent insanlarının güvenleri üzerine kurmaya niyet edilen şehir-ülke birliketeliğini gerçekleştirebilmektir. Faiz ve amortisman fonu sağlayan emanetçilere ödenen arsanın yıllık değerine bağlı olarak, yol, okul, park gibi gerekli tüm kamu onarımlarında ve atamalarında Konsey tarafından görevlendirilen belediye Merkez Konseyini dengede tutacak her türlü arazi kiraları planın önemli bir özelliğidir.




Bu arazi satışlarının amaçları çeşitli yollarla açıklanabilir ama yüksek satın alma gücünün maliyetleriyle sanayi nüfusun iş bulabilmesi ve daha düzenli iş gücü ile sağlıklı çevrenin korunması gibi konular da açıklama için yeterlidir. Üretici girişimciler, işbirliği toplulukları, mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve tekniker sınıfları gibi çeşitli mesleklerle uğraşanların yanısıra, oraya göç edebilenlerle birlikte emlak üzerinde çiftçiler büyürken, paraları ve yetenekleri için daha güvenilir iyi ve yeni mesleklere olanak tanır, kapılarına yakın üretimleri için yeni bir serbest piyasa tasarlar. Kısaca amacı, kol işçilerinin yaşam ve sağlık şartlarının olabildiğince yükseltilmesi denirken, bu amaç bizzat belediye tarafından sağlık şartlarının yükseltilmesi, şehir ve ülke yaşamına ekonomik olarak bütüncül yaklaşılması ve bu adanın üstündekilerin sahiplenilmesi anlamına gelir.



6000 dönümlük bir merkezin etrafında inşaa edilen, 1000 dönümlük bir alanı kaplayan, Bahçe Şehir'in merkez uzaklığı 1240 yard (yaklaşık olarak 1.14 km) olan dairesel bir form olabilir. (Şekil 2 belediye alanını tanımlar, şehir merkezini gösterir. şehrin bir bölümünü veya bölgesini ifade eden Şekil 3 kenti tanımlamakta, sadece fikir veren bir şekilde, yararlı olacaktır ve bir hareket noktası oluşturacaktır.)




Crystal Palace tarafından kuşatılan geniş bölge, 145 dönüm üzerinde insanların kolaylıkla ulaşabileceği eğlence alanlarına bolca sahip olan kamu parkı olarak ayrılmıştır.

Bulvarlarla kesiştiği yerler dışında Central Park'ı Crystal Palace denilen parka açık geniş cam arkadlı yapı çevreler. Yağışlı havalarda bu yapı insanların uğrak yerlerinden olacaktır. Bu durum yaratılırken aynı zamanda, parkı el altında olacağından dolayı, Central Park insanların yoğun ilgisini çekecektir. Burada üretilen mallar satış için sergilenmektedir ve burada gerçekleştirilen alışverişin çoğu keyif içinde yapılır. Christal Palace ile çevrelenen alan bu amaç için gerekenden daha büyük olan iyi bir yöntemdir ve en uzak yerleşimin 600 yard (yaklaşık 548m) içinde oluştuğu şehirde, her sakin dairesel biçimin olanaklarıyla onlara yakın bir biçimde sunulan eğlenceli bir yapıdaki sergilerle önemli bir kısmı Kış Bahçesi/Winter Garden olarak kullanılır.

Yoldan şehrin dış halkasına doğru Chrystal Palace'ı geçtiğimiz zaman, şehrin tüm yolları gibi, ağaçlar ile şekillen Beşinci Cadde/Fifth Avenue'den geçeriz. Bu bölge de de evler Christal Palace'a doğru yönlenmiştir ve burada geniş yerleşim alnı ile muhteşem evlerin yapıldığı dairesel bir inşaat alanı buluruz. Yürüyüşümüze devam ettiğimz zaman, evlerin çoğunun ya tek merkezli dairesel yollara cephesinin olduğunu ya da şehrin merkezine yönelen büyük yollara cephelendiğini görürüz. Gezintimizde bize eşlik eden arkadaşımıza bu küçük şehrin nüfusunun ne kadar olabileceğini sorarsak, şehrin kendisinin yaklaşık 30.000 kişilik olduğunu, 2000 mimari emlak içerdiğini, şehirdeki 5500 yapının çoğunun ortalama büyüklüğünün 20feet*130feet (yaklaşık 6metre*39.6metre) ve en ufak kullanım alanının 20feet*100feet (yaklaşık 6metre*30,5 metre) olduğunu öğreniriz. Ortak bahçeleri ve birliktelik (kooparatif) ile işleyen mutfakları gözler önüne seren tasarım ve mimarinin çok çeşitlenmesine önem vererek, yol çizgisinin olağan görünüşü ve ondan ayrı uyumunun, üzerlerinde yerel yönetimin denetimi olan konut binası için ana nokta olduğunu öğreniriz. uyguntemizlik şartlarının tamamen sağlanmasına rağmen, bireysel zevk ve tercihin ölçütü önemsendirilmelidir.

Hala kentin dışına doğru yürüyerek, "Dev Yol'a" (Grand Avenue) ulaşırız. Bu dev yol,420 feet (yaklaşık 128 metre) genişliğinde ve 3 mil (yaklaşık 4,8 km) uzunluğundaki yeşil kuşak ile çevrelenerek oluşmuş büyüklüğü isminde taşır ve aynı zamanda kent alanını ikiye böler. En uzağa yerleştirilmiş kentlilere 240 yards (yaklaşık 219,5 metre) mesafede 115 dönümlük bir ek park oluşturur. Diğer bölgeler, önceden kurulmuş ve cemaatlerinin ve çevrelerinin bütçelerinin dışında sürdürülen kilise için ayrılırken, her biri 4 dönüm olan, muhteşem yerleşim yeri kamu okulu ve onların çevresini saran oyun alanları ve bahçeleri olarak ayrılmıştır. Ek olarak, dini alan, bu bölgede yaşayan insanların inanç türüne göre farklılaşacak şekilde düzenlenir. Dev Yol'a (Grand Avenue) cephesi olan konutlar tek merkezli plandan koparılmıştır ve buraya daha uzun bir cephe verebilmek için hilal şeklinde düzenlenmiştir. Böylece, Dev Yol'un (Grand Avenue) görkemli genişliği bakışın katkısıyla genişletilir.

Kentin diğer halkası, kenti kuşatan demir yoluna cephesi olan fabrikalar, depolar, dükkanlar, kömür depoları, kereste depoları olarak düzenlenmiştir. Bir yandan da kent, emlakların etrafından geçen demir yolu hattı ile çevrelenen bölgeye sahip olur. Bu düzenleme ile mallar depolardan ve çalışma alanlarından yük vagonuna direk taşınabilir ve böylece uzak bölgelere gönderilir veya yük vagonları fabrikaların, depoların içine direk alınabilir; böylece, paketleme ve taşıma ücreti açısından ve hasar kayıpları açısından masraflar azaltılmakla kalmaz aynı zamanda kent içi araç yoğunluğunu azaltacağı gibi yolların bakım maliyetide dikkat çekici şekilde azalır. Hava kirliliği Bahçe Şehir sınırlarında engellenmiş olur; tüm çalışma elektrik gücü ile gerçekleştirilirken, aydınlatma ve diğer amaçlar için kullanılan elektrik giderleri azaltılır.

Kentin çöpleri, küçük-büyük işletmeler, inek meraları vb. gibi kırsal emlaklar üzerinde yaşayanlar tarafından, hisselerine göre kullanılır. Kırsalın çeşitlenmiş yöntemlerinin doğal rekabeti olan çiftçiliğin en ileri veya en makul üretim yöntemini kullanma eğilimi ile belediyeye yüksek kira öneren işgalcilerin istekleri ile yönlenme, çeşitli amaçlara en uygun düzeni uygular. Daha büyük bir emek, yoğun çalışma, sanatsal bir üretim ve eğitim isteyen çiçek, meyve, sebze yetiştirmek bireylere uygun gelirken veya daha küçük gruplara giyinme kalıpları, kültürel düzenleri, yapay ve doğal çevrelerine sahip olma çabası akla uygun gelebilirken, kapitalist bir çiftçi altında birleşik bir çalışma veya ortak işletmelerin oluşturduğu bir birlik ile çok geniş alanlarda buğday yetiştirmek üstünlüğü kanıtlanmış bir akıldır.


Üretimde kentdaşların, demir yolu vergilerinin ve ücretlerinin hiç birinden kaçmak istememe seviyesine göre, çeşitli şekillerde ticaretle uğraşan nüfusu ile uyumlu kent, uzmanlaşmış alanları, her bölgedeki dükkan ve depoları ile kırsal emlağa bağlanan insanlara en geniş pazar olanağını sunar; çiftçiler ve diğer üreticiler kullananlarda menuniyet yaratan ürünlerinin kontrol etmek için mükemmel bir düzene sahip olsalarda, her anlamda, tek ortak pazar olarak, kent ile sınırlandırılmamışlardır. Her nereden bakarsak bakalım, genişletilmiş alanlara rağmen, bu sınırlandırılmamış pazar alanı üzerinde uzlaşmaya varılmamış bir düzen alanı gibi görünür.

Etrafa saçılmış emlaklar çeşitli hayırsever ve kamu yararı gözeten kurumlara ait gibi görünür. Bu emlaklar belediyenin denetimi altında değildir ama belediye tarafından bu açık sağlıklı alanların yaratılması için davet edilmiş olan çeşitli kamu gönüllüsü tarafından desteklenir ve işletilir. Emlakların üzerinde biber-mısır üretmelerine izin verilir. Tüm topluma büyük yaraları olan bu kurumların çaba sarfetmesi gibi düzenin böylesi verimli olması için büyük gayret gösteren yetkililerin oluşması gerekmektedir. Üstelik, dışarıdan göç eden bu kişiler, kentlilerin en çalışkan ve beceriklileridir, tam bu noktada, bu insanlar, büyük insanlık için tasarlanmış bir deneyin yararlarından faydalanabilmelidirler.


TOPLUMCU KENTLER

Şuan tartışmak zorunda olduğumuz sorun, kısaca ifade edilirse; ülke genelindeki sanayi yaşamının daha iyi ve gelişmiş biçimine doğru bir mihenk taşı olan Garden City/ Bahçe Kent deneyimini nasıl gerçekleştirdiğimizdir. Bu tip gelişim süreçleri ile yüz yüze kalmak zorunda olduğumuz problemleri göz önünde tutarak, sağlıklı ve faydalı yöntemlerin oluşmasına olan yaygın isteği, burada, kaçınılmaz olarak geliştirmektedir ve bu gelişme ile ilk tecrübenin kazanılan başarısı gelecek için iyi olacaktır.

Bence, bu soru işaretleriyle yaklaşmak, demir yolu kurumunu erken gelişmesiyle işaret edilen benzerliği düşünme için iyi olacak. Bu durum, kendimizi yaratıcı ve çalışkan olarak görebilsek, gerçekleşmesi çok yakın olan yeni gelişimlerin daha yaygın özelliklerini daha açık bir şekilde görmemize yardım eder. Demir yolları ilkin hiç bir resmi güç olmadan yapılır. Küçük ölçekte, gerçekten kısa bir mesafede, bir veya daha çok toprak kullanıcısının izin vermesi ile demir yollarının inşa edilmesi önemlidir; ve kentin Yasama Meclisi'ne yapılacak uygun bir karşı çıkışı özel anlaşma ve düzenlemeler kolayca başarabilir. Rocket'in inşa edildiği ve lokomotifin üstünlüğünü kanıtlandığı zaman, demir yolu kurumu ilerlerse, yasama yetkisini ele geçirmek önemli hale gelir. emlakları bir birinden millerce uzaklıkta yerleşen arsa kullanıcıları arasında tarafsız bir düzenlemeyi yamak, çok zor veya imkansızdır; çünkü, inatçı bir mülk sahibi arsasına, kendi yararına, herkesten yüksek aşırı bir değer biçebilir ve böylece bu tip bir kurum uygulaması tıkanır. pazar değerlerinde, makul değerden aşırı şekilde uzaklaşmayan ederler vb, arsayı korumak için güç elde etmek bu yüzden önemlidir. Demir yolu kurumuna, demir yolu inşası için Meclis tarafından yıllık değeri, 132.600.000£ dana daha az olmayan bir bütçe gönderilir.

Şimdi, Parlamento yetkileri demir yolu kurumunun genişlemesi için önemli olsaydı,
eski, çürümüş kiralık konutlarından yeni ve rahat konutlara taşındıkları kadar kolay bir çaba ile eski gecekondu kentinin, yeni konut ve nüfusu ile iyi planlanmış bir kentin kullanışlığına dönüşmesi insanlar tarafından algılandığı dönemde, bu tip bir yetki gerçekten gerekli olacaktı. Bu tip şehirler kurmak için, geniş alanlı araziler bulunmalıdır. Burada ve orada bulunan uygun bölgeler bir veya daha fazla arazi sahibinin düzeni ile korunmakta olabilir ama hareket, bilimsel eğilimler gibi şeyler üzerinden dikkate alınırsa, ilk tecrübemizden daha geniş yer tutacak arazi esnekliği sağlanmalıdır. Demir yolu kurumunun tohumu olan ilk kısa demir yolu, tüm ülke üzerinde uzanan demir yolu ağı düşüncesini yaymalıdır, belkide bu yüzden, tanımlamış olduğum iyi tasarlanmış kent fikri, okuyucunun sonradan kaçınılmaz olarak gelişecek ilerlemelerini - kümeleşmiş kentin planlanması ve uygulaması- bir birinden farklı kümeleşme tasarımlaryıla her bir kenti ve büyük bütüncül tasarlamayı aktaramayacaktı.

Düşünüleni temsil eden taslak bir şekil üretelim, kentin yetiştirmesi gereken, Bahçe Şehrin sahip olduğu, bizim isteğimiz doğrultuda şehrin nüfusu 32000 oldu. Nası lbüyümek zorundadır? Sayısız olanağı ile cezbedilecek diğer insanların gereksinimleri nasıl karşılanacak? "Bahçe Şehir" olarak adlandırılan yönelimi bozacak, çevredeki kırsal alanda yapılaşmalara izin verilecek mi? Kesinlikle hayır. kent çevresindeki araziler, şuan bizim kentlerimizin çevresinde yaşandığı gibi kar elde etmek isteyen özel bireysel endişeler ile sahiplenilirse, bu falaket sonuç olarak yerini alacaktır. Böyle bir gelişimde, kent doldurulduğu zaman, yapılaşma amacı ile kırsal alanın ırzına geçilmiş olur ve kent sağlığı ve güzelliği kısa zamanda çökertilir. Bahçe Şehrin çevresindeki arsalar özel kişilerin elinde olmamasına rağmen: bir kaçının sözde çıkarlarına düşmeden tüm toplumun çıkarlarıyla, insanların elinde yönetilmektedir. insanların kıskançlıkla park ve açık alan olarak koruduğu pek az amaç vardır; bence, bizler kesin olarak, büyüme süreci ile bozulmuş olan şehir biçiminin oluşmasına Bahçe Şehir insanlarının izin vermeyeceğini hissedebiliriz.

Bu doğruysa, Bahçe Şehir sakinleri kentin genişlemesinin bencilce engellenmesinin ta kendisi olmayacak mı ve genişlemenin bir çok yararlarından mahrum bırakılmayacaklar mı? diye sorulabilir. Kesinlikle hayır. Parlak ama gözden kaçmış bir olasılık daha bulunmaktadır. Kent genişleyecektir; ama azımsayan veya yok eden bir genişleme olmadan, toplumsal çıkarlara güzellik ve yarar sağlayacak ilkeler doğrultusunda genişleyecektir. Bir an için, üzerinde çalıştığım ilkeleri ifade eden ölçütlerin bulunduğu Avustralya'da bir kent tartışması düşünün. "Adelaide şehri", "Park Diyarı" ile çevrelenmektedir. Yapılaşmış bir kenttir. Nasıl genişleyebilir? Şehir, Park Diyarı üzerinden sıçrayarak ve Kuzey Adelaide'i kurarak genişler. Bu genişleme şekli, Bahçe Şehir'i takip etmeyi amaçlayan ilkelerdir.

Şuan şekillerimiz anlaşılabilir. Bahçe Şehir yapılaşmıştır. Nüfusu 32.000 seviyesine ulaşmıştır. Nasıl genişleyecektir? Bahçe Şehir, Meclisin denetimi ile, kendi kent alanının biraz uzağında başka bir şehir yerleştirerek genişleyecektir böylece yeni kent kendi şehir bölgelerine sahip olabilir. idari amaçlar için "Başka bir şehir kurarak" demekle, iki kent olmalıdır demiş oldum; ama birinin sakinleri diğerine kısa bir sürede diğerine ulaşabilmelidir; hızlı taşıma sağlanabilmelidir ve böylece iki kentin insanları bir toplumu temsil edebilsinler.



Şehri çevreleyen ülke kuşağının korunması ilkesi aklın bir köşesinde tutulurken, zamanın akışı içinde, kent kümeleri oluşturmalıyız. Yalnız bu kümelenme benim şemalarımdaki geometrik biçimlerde düzenlenmemelidir. Oluşabilecek küçük ölçekli bir kentte yaşama hissine rağmen, Kent Merkezi etrafında bir araya gelmiş kümelerin tüm sakinleri ile bütün ve güzel bir kentin, gerçekte yaşanabilir gerçekliğine ve tüm yararlarına ve yeni bir kentin yaşam dolu tazeliğine sahip olarak şekillenmelidir. Ve sadece resmi park ve bahçe olmayan ormanlık, belirlenmiş bölgesel genişleme bir kaç dakikalık yürüyüş veya sürüş mesafesinde olmalıdır. Ve böylece, toplumcu güce sahip insanlar, dünya üzerinde hiç bir kentin yerlilerine sağlayamadığı muhteşemlikteki bu güzel kentlerin inşa edildiği topraklara, kamu binalarına, kiliselere, okul ve üniversitelere, kütüphanelere, resim galerilerine, tiyatrolara sahip olurlar.

Hızlı demiryolu güzel kent ve kent gruplarında hayat sürenler tarafından gerçekleştirilir demiştim. ilgili şema demir yolu işleyişinin geleceğine ışık tutar. 20 dakikalık , 10 millik uzaklığı kapsayan dış merkezlerle iletişimi sağlayan ilk belediyeler arası demir yoludur. Bu tren kentler arasında durmaz, iletişim geniş yolları karşılıklı geçen elektrikli tranvaylar ile, ilerde anlaşılacaktır, karşılanır. Her bir kent kestirme yollar ile bir birine bağlanmış olur.

Merkez Şehir ile ilişkilendirilen kentlerin demir yolu şebekeleride bulunmaktadır. Herhangi bir kentten Merkez Şehrin kalbine olan uzaklık 3 veya 1 çeyrek mildir ve bu uzaklık şuan beş dakikayı kapsamaktadır.

Londra varoşlarının birinden bir diğerine erişimin zorluğunu deneyimlemiş olanlar, bu kümeleşmiş kentlerin yaşayanlara, bu metinde gösterdiğim gibi zevk vereceğini kısa bir sürede anlayacaklardır. Çünkü bu kentler karmaşaya düşmeyen, sonuç odaklı demir yolu ağına sahiptir. Ön çalışma ve ön sezi istemesinden dolayı Londra'da zorlandım. Bu noktada, İnşaat Mühendisleri Enstitüsü, Sir Benjamin Baker başkanlığı adresi, 12 Kasım 1895 yararlı bölümünden alıntı yapacağım: Biz Londralılar, uzun gezilerimizi bir demir yolu ağından başka bir tanesine geçerek yaptığımız kent içi hareketlerde, demir yolu ağının düzenlenişinden, büyükşehre dağılımından ve bulunduğu yerlerden sıklıkla şikayet ederiz.

Sir Robert Peel "hiç bir demir yolu projesi, yatırımın karlılığı ve düzenlemelerin yararlı olduğu Meclis çoğunluğu tarafından açıklanmadığı sürece harekete geçirilemez" fikriyle, hükümetin belli etkinliklerine karşı çıktı. İşletmenin muhtemel gelirleri, kalıcı bir durumda, faydalı bir sürdürüm için açıklanırken toprak sahipleri Meclis'den yetki talep etmekte tam olarak haklıdır. Bu durumda, büyük kentin tek ana merkezinin olmaması ile, hesaplanamayan hasarlar düşünülmeden Londralıların üzerinden atlatılabilir ve tüm bu olaylar, yasanın geçişinin, demir yolunun mali imkanı olarak herhangi bir garanti anlamına geldiği sanısının nasıl bir yanlış olduğunu gösterir.

Ama, demiryollarının gelecekteki gelişimini kurgulayan insanların ileri görüşlü olmasının beklenmesi İngiltere insanlarına acı çektirmez mi? Kesinlikle hayır. Bu durum ilk ağın doğru ilkeler üzerinden yapılması gibi küçük bir şeyin doğasındadır; ama tüm bu anlamlarla kendimiz için büyük yarar sağlayacağımız dönem olan şuan, hızlı iletişim alanıyla gerçekleştirilen ciddi gelişimleri görmeli ve kabaca izah ettiğim tipte bir planlamayla kentlerimizi inşa etmeliyiz. Kendimizi daha yararlı ve sağlıklı ortamlar ile çevrelememiz gerekirken, aynı zamanda, bir birimize kalabalık şehirlerde olduğumuzdan daha yakın olmalıyız.

Bazı arkadaşlarımın, kent kümesi şemasının yapılmış kentlerin ve çoğu yapılmış demiryolu işleyişinin eski kent yerleşimlerine karşın yeni kentlere uygulamakta yararlı olacağını söylemeleri farklı bir konudur. kentin var olan yararlı biçimlerinin kalıcı olmasına ulaşmak için mücade edilir ve bu gelinen nokta daha iyi biçimlerin sorunlarını çözmektir; güzel adamızın koşullarında kalabalıklaşmış, kötü havalandırılan, plansız, kullanışsız, sağlıksız kentler, kültürler, kendilerini açıkladıkları amaçlar bütününe sahip devrimcilerin bilimsel hedef ve yöntemlerinin kentlerdeki tanıtımını engelleyecek şekilde durur. En azından olamayabilir, uzun olamaz, olamaz. Bir süre olabilecek olanı engeller ama uzun bir süreçte var olamaz. Bu kalabalıklaşmış kentler kendi görevlerini yaratırlar; bizi kendini sevmeyle başakalarına önem vermeye yönlendiren toplum gibi, yapı gereği ilişkiye geçmemizi sağlayan doğal toplum yapımıza rağmen, bencillik ve aç gözlülüğe dayalı olan bir toplumu ortaya çıkarır. Bu günün büyük şehirleri, kardeşlik ruhu için, okularımızdaki gök bilimi üzerine olan çalışmalarda dünyanın uyum yeteneğine sahip evrenin merkezi olduğunun öğretilmesinden daha iyi uyum sağlar. Her nesil kendi gereksinimlerine uygun yapılanmalıdır; ve ataları oralarda yaşadığından dolayı, insnalar geleneksel alanlarında yaşamaya devam etmelidir bakışının doğallığı, daha geniş bir bakış açısını geliştirecek daha kapsamlı, eski inançları beslemelidir bakış açısından daha fazla değildir. içinde anlaşılır bir gururla yaşadığı kentlerde, demir yolu çağında pikap, fayton talşımacılığından daha kalıcı olmasınının sağlanmaması okuyucudan istenmektedir. Karşı karşıya kalınan sorun şudur: kullanılmamış, bakir alanlar üzerinde cesur planlamalar ile eski şehirleri daha yeni ve daha yüksek amaçlara uydurmaktan daha iyi sonuçlar elde edilebilir mi? Tam olarak yüzleşilerek, sorun tek yolla cevaplanabilir; ve basit sorun kavranıldığında, toplumsal devrim hızlı bir şekilde başlayacaktır.

tasvir ettiğim kümeleri bulunduran ülkelerde bulunan yeterli araziler kazanılmış haklardaki göreceli bozukluklarla yapılandırılabilir ve bu nedenle gerekli olan küçük tazminatlar ile herkes için apaçık ortada olacaktır; ilk denememiz başarıya ulaştığı zaman,v arazi satışları için gereken Meclis gücününe ihtiyaç olmayacaktır ve gerekli çalışmalar adım adım gerçekleştirilecektir. İl Konseyleri daha geniş güçler arıyorlar ve aşırı yüklenmiş bir Meclis giderek daha fazla bir şekilde görevlerini devretmeye ihtiyaç duymaktadır. Yerel özerk yönetimlerin daha geniş ölçüde kavramasına ve genişletmesine rahat ulaşılacaktır.

çeviri: deniz şimşek





http://www.library.cornell.edu/Reps/DOCS/howard.htm

http://www.yildiz.edu.tr/~kurtarir/pdfs/D10%20Humanistler_Utopistler.pdf

http://www.fbe.gazi.edu.tr/dergi/tr/dergi/tam/17(4)/14.pdf